Her Şehre Bir Şaban Hoca Lazım
ARAKLIHer şehire Trabzon Araklılı Şaban Piştoh gibi bir hoca gerekli işte nedeni
Hepimizin hayatında iz bırakan insanlar vardır. Kimi zaman onlardan duyduğumuz bir cümle, kimi zaman onlarda gördüğümüz bir davranış ya da onların bütün bir yaşantıları hayatımızda önemli bir rol oynar. Bir bakmışız hayatımızın bir parçasına dönüşüvermişler. Çoğu zaman üzerimizdeki bu izlerin farkında dahi olmadan yaşayıp gitsek de zaman zaman bu önemli insanları ve onlardan neleri öğrendiğimizi hatırlarız.
Bizim için vazgeçilmez olan fikir ve davranışlarımızın kimin ya da kimlerin etkisiyle oluştuğunu bilmek unutmamak ya da hatırlamak önemlidir. Kimden neyi aldığımızı bilmek hocalarımıza, büyüklerimize saygının da bir gereğidir.
Hz. Ali’nin “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” sözüyle şekillenen bir kültürün mensuplarıyız zira.İmam Hatipli yıllarımız Karadeniz kıyısında küçük bir ilçede geçti. Okul dışında genellikle vaktimizi geçirdiğimiz mekân Yavuz Selim Vakfıydı. Birçok yazarı ve kitabı orada tanıdık. Oradaki sohbetler hem bir kültürel atmosfere dâhil olmamızı hem de bir bilgi ve bilinç kazanmamızı sağlıyordu. Dünyanın farklı bölgelerindeki Müslümanların sorunlarıyla ilkin orada tanıştık. İslam kardeşliği, Filistin davası, Afganistan cihadı, Bosna’nın özgürlük mücadelesi orada girdi ilgi alanımıza. Çağrı filmini hep birlikte orada izledik. Çöl Aslanı filmiyle Ömer Muhtar’ı ilk orada tanıdık. Aliya İzzetbegoviç’le, Hasan el-Benna’yla, İskilipli Atıf Hocayla, Malcolm X’le, Seyyid Kutub’la ve daha nice öncülerimizle orada tanıştık. İlk duvar gazetemizi orada çıkardık. Denemeler, şiirler, hikayeler, gazete küpürleri, resimler ve iktibaslarla her ay yenilediğimiz panonun üzerinde hiç değişmeyen bir ifade vardı: “Davada tek başına kalsan da umutsuzluğa düşme!” Çünkü biz peygamberlerin, salihlerin, şehidlerin yolunda yürümeye azmetmiştik.
Orada abilerimiz, kardeşlerimiz, hocalarımız oldu. Onlardan etkilendik, çok şeyler öğrendik. İşte onlardan biri olan Trabzon Araklılı Şaban Piştof da hem düşünceleri hem de yaşantısıyla üzerimizde derin izler bırakan bir ağabeyimiz. Hem vakıfta hem de vakfa bağlı öğrenci yurdunda idarecilik yapan Şaban hocamızı biz hiçbir zaman sadece bir yönetici olarak görmedik. Onu hep bir hoca ve abi olarak gördük. Bir soru sorduğumuzda düzgün Türkçesi ve tatlı diliyle en ayrıntılı şekilde bizi cevaplayan bir hocamız, bir derdimiz olduğunda rahatlıkla paylaştığımız bir ağabeyimiz oldu hep.O bizi sadece geniş bilgi birikimi ve engin kültürü ile etkilemiyordu. Belki bizi etkileyen en önemli yönü fedakârlığıydı. O kendisini yeni neslin her açıdan donanımlı, inancına bağlı, değerlerini hayata taşıyan gençler olarak yetişmesine adamıştı adeta. Bu gençler için maddi manevi hiçbir fedakârlıktan kaçınmıyordu. Çoluk çocuğu, ailesi köyde yaşıyordu ve o, gençlere yönelik çalışmaların yoğunluğundan onların yanına birkaç haftada bir hatta bazen ayda bir ancak gidebiliyordu. Değerlerin yaşanarak aktarılabileceğinin en güzel örneğiydi o. Söylediklerini yaşayan biriydi.
Saygı genellikle büyüklere karşı sergilenen bir davranış olarak görülür. Oysa o küçüklere de saygı gösterirdi. Dört beş yıllık yoğun görüşme dönemimizde hiç kimseyi incittiğine şahit olmadım. Müslümanca bir nezaketin timsaliydi o. Görünmek ve bilinmek gibi bir derdi yoktu. Yapıp ettiklerinin Allah katında taşıdığı değerle ilgiliydi o. Daima salih ameller, iyilikler peşinde koşan, yorulan fakat hiçbir zaman şikayetçi olmayan bir yapıya sahipti. \"Bizim derdimiz kaliteli insanlar yetiştirmek, cematimize, partimize emir eri yetiştirmek değil. Biz hak bildiğimizi anlatmakla, yaşayıp örnek olmakla mükellefiz. Önemli olan bizim vazifemizi yapmamız. Gençlerin dertleriyle dertlenip, onların iyi yetişmelerine çalışmamız. Yarın bize düşman bile olacaklarsa kaliteli düşman olsunlar.\" derdi.
Onu tanıyıp da sevmeyen birine rastlamadım. Yanında kendimizi güvende hissettiğimiz, içinden çıkamadığımız sorunlarda soluğu yanıbaşında aldığımız bir sığınaktı bizim için. İlk gençlik çağlarımızda Şaban hoca gibi bir rehberle karşılaşmanın ne kadar büyük bir nimet olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Gençlerin bir başlarına çırpındıklarını gördüğümde her şehre bir Şaban hoca lazım diyorum.
Rabbim Şaban hocamızdan razı olsun. Onun gibilerin sayısını arttırsın. Bizlere de onun gibi olabilmeyi nasip eylesin. Amin.
Haber Sinan Özyurt
İlginizi Çekebilir