Ölüler Yakınlarından Ne Bekler?
YAŞAMÖlüler kendilerini ziyaret edenlerden haberdar olurlar mı?
Bedir savaşında harbin sonunda Kureyş\'den ölenler bir kuyuya dolduruldu. Allah Resulü onlara hitap ederek:
\"Ey filan oğlu filan ve falan oğlu falan! Allah ve Resulünün size vaaettiklerini gerçek buldunuz mu? Ben Allah\'ın bana vaad ettiğini gerçek buldum.\" dedi. Hz. Ömer:
\"Ey Allah\'ın Resulü! Ruhsuz cesetlere nasıl hitab ediyorsunuz?\" diye sorunca Peygamberimiz:
\"Benim söylediklerimi siz onlardan daha iyi duyamazsınız. Şu kadar var ki, onlar cevap veremezler.\" (Müslim, Cennet, 76, 77) buyurdu.
Peygamber Efendimiz (asm) bir kabrin yanından geçerken yanındakilere \"Selam size ey müminler yurdunun sakinleri!\" diyerek selam vermelerini emir buyurmuşlardır. (Müslim, Cenaiz, 102; Ebu Davud, Cenaiz, 79; Nesâî, Taharet, 109; İbn Mace, Cenaiz, 36, Zühd, 36; Muvatta\', Taharet, 28)
Selam anlayana verileceğine göre, ölüler kendilerini ziyaret edenleri tanıyorlar demektir. Müdakkik alimlerden birisi olarak tanınan İbn Kayyım el-Cevziyye de ölülerin özellikle cuma ve cumartesi günleri ziyaret edip dua edenlerden ve çocuklarının güzel davranışlarından duydukları sevinci nakleder. (İbn Kayyım el-Cevziyye, Kitâbu\'r-Ruh, 10)
\"Ölüler yakınlarından ne bekler\"
“Kabrindeki ölü, suda boğulmakta olup da her şeye sarılan kimse gibidir; evladından, ana ve babasından, kardeşlerinden ve yakınlarından dua bekler.Ölülerin kabirlerine, her gün hayattakilerin dualarından dağlar gibi nurlar iner.”(Deylemi)
Salihlerden biri bir akşam, misafir olmak istediği köyün mezarlığına kadar gelmiş; ancak köyde bir tanıdığı bulunmadığından, mezarlığın tenha bir yerinde sabahlamaya karar vermiş. Yatsıyı kılıp duasını yaptıktan sonra otların üzerine yatıp uyumuş.Geceleyin İbretli bir rüya görmüş… Bütün kabir halkı ayakta, sevinçle bir şeyler paylaşıyorlarmış…
Merak edip sormuş:
— Ey kabristan sakinleri, ne paylaşıyorsunuz böyle sevinçle? Biri cevap vermiş:
— Sevap paylaşıyoruz, sevap!
— Sevap sizin için çok mu önemli?
— Ne diyorsun sen! Ateşe düşen bir adamın, ateşin yakmadığı bir gömleği giymesi ne kadar mühimse, sevap da bizim için öyle önemli. Çünkü bizler de, sizin gibi hayatta iken bazı günahlar işlemişiz. Bu günahlardan dolayı burada ateş gibi sıcakların İçinde yatıyoruz. Ancak bize sevap hediye edilirse, onları sırtımızda sıcaklık geçirmeyen gömlek gibi hissediyoruz. Sıcaklığın te’siri azalıyor. Azabımız hafifliyor.
Uyuyan zat tekrar sormuş:
— Söyler misiniz, bu taksim ettiğiniz sevabı kimler hediye etti? — Bu sevabı yoldan geçen mü’minler hediye ettiler. Birçok insan mezarlıktan geçerken duygusuz ve anlayışsız şekilde dalgın-dalgın geçip gidiyor. Bir Fatiha üç İhlâs, yahut bildikleri bir duayı okuyup da ölülere hediye etmiyorlar. Ama öyleleri de var ki; yarın biz de öleceğiz, bize de okumazlar sonra, diyerek mezarlıktan geçerken hemen bildikleri duaları okuyup ölmüşlere hediye ediyorlar. İşte böyle bir grup geçti buradan… Akşamdan bu yana onların okuduklarının sevabını paylaşıyoruz. Artık bu sevaplarla bizi sıkan sıcaklığın te’sirinden biraz daha kurtulacağız. Bunun için sevinçli görüyorsun bizi…
Misafir yolcu, bundan sonra gördüğü her mezarlıktan okumadan geçmemiş. Mutlaka bildiği dualardan okuyup hediye ederek, mevtaların sevap paylaşmalarına vesile olmaya gayret etmiş…
“Kabrindeki ölü, suda boğulmakta olup da her şeye sarılan kimse gibidir; evladından, ana ve babasından, kardeşlerinden ve yakınlarından dua bekler.Ölülerin kabirlerine, her gün hayattakilerin dualarından dağlar gibi nurlar iner.”(Deylemi)
“Muhakkak cennette kişinin derecesi yükseltilir de ‘Bu derece bana nereden?’ diye sorar. Evladının sana istiğfarı sebebiyle denilir.” (Sünen-i İbn-i Mace)
\"Kul, ana ve babaya duâ etmeyi terk ettiği zaman, rızk ondan kesilir.”
(Ramuz’ul Ehadis – C.1,S.39/1) (Maddî ve mânevî nasip azalır, mahrûmiyet başlar…)
*** Kelime-i Tevhidin Fazileti Şeyh Ebu Rebi der ki; bir sofrada yemek yiyecektik. Benim de okunmuş yetmiş bin Tevhid’im vardı. Hiçbir yere de bağışlamamıştım. Bizim soframızda genç, Salih bir delikanlı da vardı. Keşfi açıktı. Elini yemeğe sundu ve ağlamağa başları.
Ne oldu dediler. Dedi ki; İşte Cehennem, anamı da Cehennemde görüyorum. Yemedi ve mütemadiyen ağlıyordu.
Şeyh Ebu Rebi der ki: İçimden şöyle niyaz ettim. Allah’ım, biliyorsun ki benim okunmuş yetmiş bin tehlilim var. Bunu bu çocuğun annesinin Cehennemden kurtarılması için Ruhuna bağışladım. Bunları hep gizli ve kalbimle söyledim. Çocuk birden ağlamayı bıraktı. Gülerek El Hamdülillah anamı Cehennemden çıkardılar dedi ve bizimle yemek yemeye başladı.
Ebu Rebi der ki; Bu vakıa bana iki şeyi indirdi. Biri, bu yetmiş bin Tehlil’e dair rivayet edilen Hadis-i Şerifin sahih olduğu, diğeri ‘de o gencin keşfinin sahih olduğudur.
Tehlil okumanın tarifi: Abdestli kıbleye müteveccih oturup 25 Estagfirullah, l kerre Fatiha-i şerife, 3 aded İhlâs-ı şerif, 3 adet selâvat-ı şerife. Okuyup, Resul-ü Ekrem Sâllâüahu aleyhi vesellem efendimizin Ruh’u şeriflerine hediye etmeli. (LA İLAHE İ L L A L L A H ) ‘ı dürüst okumalı.
Kaynak : Muhyiddini Arabi Hazretlerinin eserinden alıntı yapılmıştır.
Biz de her daim fırsat kollamaya çalışalım, ölmüşlerimize ve diğer ölmüş bütün mü’minlere hediyeler göndermekten geri kalmayalım…
Hatta hayatta olan kardeşlerimizi de dualarımızdan eksik etmeyelim. Ölenin ruhuna hediye olmak üzere yapacağımız hayırlar-hasenatlar, hatimler, dualar için belli günleri beklememeli, her an her zaman onları hatırımızdan çıkartmamalıyız. Ruhlarını; Tevhid, İstiğfar, İhlâs ve Kur’an… hatimleriyle devamlı olarak şâd etmeye gayret etmeliyiz.
Nitekim ölen mü’min için İhlâs-ı şerif hatminin önemini belirten Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:“Sevdiğiniz ölmüş bir kişinin ardından, eğer 1000 defa Kul huvallhu ahad (İhlâs-ı şerif) suresini okursanız, o kişinin ruhunu azaptan kurtarmış olursunuz“.
Onların azaptan kurtulması veya derecelerinin yükselmesi için bir alışkanlığımız var mı? Hafta da bir Yasin, Günde bir Fatiha üç İhlas okuyarak hediye ediyor muyuz veya 70.000 Kelime-i Tevhidi bölerek tamamlamaya gayretimiz var mı?
Araklı Arı Haber/Ramazan Uzun
İlginizi Çekebilir