KTÜ Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Trabzon Araklı’nın gururu Prof. Dr. Celal Tekinbaş, Akciğer Kanseri ve cerrahisi, aşırı terleme ve cerrahisi konularında önemli bilgileri sizler için paylaştı
AKCİĞER KANSERİ NEDİR?
Akciğer kanserleri, dünya genelinde en çok ölüme neden olan kanser türü olarak kabul edilmektedir.
Yapısal olarak normal akciğer dokusundan olan hücrelerin kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturması ile ortaya çıkan bir hastalıktır.
AKCİĞER KANSERİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Kronik öksürük, Öksürme şeklindeki değişiklikler, Öksürürken kan gelmesi, Nefes darlığı, Göğüs ağrısı, Hırıltı, Ses kısıklığı, İstemsiz kilo kaybı, Kemik ağrısı, Baş ağrısı, Genetik faktörün etkisi var mıdır? Ailede “akciğer kanseri” olması akciğer kanserine yakalanma riskini arttırmaktadır. Bir kere akciğer kanseri olan kişinin tekrar ikinci akciğer kanseri olma riski, hiç kanser olmamış kişiye oranla daha fazladır.
Akciğer Kanserinde Sigaranın Yeri? Sigara içenlerin hepsi akciğer kanseri değil ve akciğer kanseri olan herkes sigara içmemektedir. Ancak sigara içmenin, akciğer kanserlerinin 10 da 9’una neden olan en büyük risk faktörü olduğuna kuşku yoktur. Sigaraya ek olarak, puro ve pipo kullanımı da akciğer kanseri ile bağlantılıdır. Ne kadar çok sigara içiyorsanız, akciğer kanseri riskiniz o kadar yüksektir. Akciğer Kanser Teşhisi nasıl konulur? Hastanın şikâyetleri ve hastalık öyküsü ayrıntılı alınmalıdır. Görüntüleme yapılmalıdır. (Akciğer filmi, Tomografi, MR, PET-Tomografi) Doku biyopsisi (akciğer ve/veya lenfbezesi) + Patoloji Balgam sitolojisi (patoloji)
BRONKOSKOPİ NEDİR?
Hava yollarımız içerisinin ışıklı bir sistem ile görüntülenmesidir. Tümör bronş içerisinde ise bundan biyopsi almak da mümkündür. Riskleri son derece az olan ve çok yaygın olarak kullanılan bir tanı yöntemidir.
İĞNE BİYOPSİ NEDİR?
Bazı durumlarda akciğerdeki kitlenin diğer yöntemlerle teşhis edilmesi mümkün olmayabilir. Bu durumda tomografi altında görüntü alınarak kitle içerisine bir iğne ile girip kitleden biyopsi alınır. Akciğer Kanseri Özellikle hangi yaşlarda görülür? Akciğer kanserinin sıklığı, son yıllarda giderek artmaktadır. Daha önceleri akciğer kanseri sıklıkla 60 yaşın üzerindeki erkeklerde görülürken, günümüzde akciğer kanserinin kadınlar arasında da sıklığı artmıştır. Erkeklerde görülme yaşı da 60 yaşın altına inmeye başlamıştır. Akciğer Kanserinde Sigara dışında rol oynayan diğer faktörler nelerdir? Sigara en önemli faktördür. Erionitasbest (akciğer kanseri), Krokidolit (mavi) asbest (daha çok akciğer ve karın zarı tümörü – Mezotelyoma) Havakirliliği, Riskli meslekler; madenciler, tekstil, izolasyon ve tersane işçileri, petro-kimya, baca temizleyiciler, plastik sanayi işçileri, maden ve kaynak işçileri, çamaşır suyu üreticileri, cam seramik, muşamba ve batarya işçileri, boya, dökümhaneler, çelik işçileri. Akciğer kanseri tipleri nelerdir? Küçük Hücreli Dışı Akciğer kanseri (KHDAK) Küçük hücreli akciğer kanserlerinden daha yaygındır (%80) ve genel olarak daha yavaş gelişir ve yayılırlar. Bu kanserin 3 ana tipi vardır; A- Skuamözhücreli (yassı hücreli) B- Adenokanser (salgı bezi hücrelerinden kaynaklanır) C- Büyük hücreli kanser Akciğer Kanserinde Ameliyat Hangi Hastalarda Uygulanır? ve hangi hastalara hangi yöntem önerilir? Erken evrede (Evre 1, 2 ve 3A) tanı konulmuş akciğer anseri için İLK tedavi seçeneği CERRAHİ yöntemdir. Kanserinin tamamının ve ilgili lenf bezlerinin tamamının çıkarılması ancak cerrahi ile olabilmektedir. Günümüzde %80’den fazla ameliyat kapalı (endoskopik) yapılmaktadır. Ameliyatın Başarı Şansı Nedir? Erken evrede cerrahi ile kanserin tam kontrolünün sağlanması mümkün olabilmektedir. Kapalı Akciğer Ameliyat Yöntemi Nasıl Uygulanır? Genel anestezi altında ameliyat uygulanır. Çoğunlukla tek delikten (Uniportal VATS; 3-5 cm) veya çok delikten (Multiport VATS; 2 veya 4) uygulanır. Kanserli akciğer dokusunun (segment, akciğer lobu veya tamamı) önce damarları stapler (zımba) ile kesilir.
Sonra, ilgili akciğer kısmının havayolu (bronş) bulunur ve stapler kullanılarak kesilir. En sonunda akciğerin lenf bezeleri çevre yağ dokusu ile birlikte patolojik inceleme için çıkarılır ( lenf nodu diseksiyonu ). Hava kaçağı ve kanama kontrolü sonrası ameliyat delikleri dikişle kapatılarak işlem sonlandırılır. Neden Kapalı Ameliyat? yüksek güvenlikli bir yöntemdir,başarı oranı yüksektir,hasta memnuniyet oranı yüksektir,komplikasyon oranları düşüktür,ameliyat sonrası ağrı azdır,hastane yatış süresi kısadır,tüm gelişmiş ülkelerde tercih edilen ameliyat yöntemidir. Soru: Hastanede kaç gün kalmam gerekiyor? Bu yöntemle gerçekleştirdiğimiz ameliyatın türüne göre hastane kalış süresi 1 ile 4 gün arasında değişir. Akciğer kanserli hastalarda bu süre ortalama 3 veya 4 gece, iyi huylu tümörlerde ise 1 veya 2 gecedir. Soru: Ameliyat sonrası yoğun bakımda kalacak mıyım? Akciğer kanseri için yapılan ameliyatlarda 1 gece yoğun bakım yatışı uyguluyoruz. Diğer ameliyatlarda ise buna gerek olmuyor. Soru: Normal yaşama hastaneden çıktıktan kaç gün sonra dönebilirim? Bu durum kişiden kişiye farklılıklar gösterir. Ortalama olarak hastaneden çıktıktan 1 -5 gün arasında normal yaşama dönülür. Soru: Ameliyat sonrası ağrı çok olur mu? Sadece 1 adet küçük bir kesi olduğundan şiddetli bir ağrı söz konusu olmaz. Kullanılan ağrı kesici ilaçlarla mevcut ağrılar kontrol altına alınır Soru: Bu ameliyatın açık bir operasyonu dönme olasılığı var mı? Evet, tüm hastalarımız içerisinde %1 oranında bu yöntemle tedavi mümkün görülmemiş ve açık operasyon uygulamıştır. Akciğer kanserli hastalarda bu oran %6’dır.
AŞIRI TERLEME NEDİR?
İnsan vücudu ısısını normal bir seviyede tutmak amacıyla terleme yapar. Bu işlem vücuttaki yaklaşık 5 milyon ter bezini kontrol eden Sempatik Sinir Sistemi aracılığı ile düzenlenir. Bir iş görüşmesine gitmek veya yeni biriyle tanışmak üzeresiniz. Aniden el ve koltuk altlarınızda aşırı terleme hissediyorsunuz. Ya da, egzersizinizi tamamladınız ve vücudunuzun aşırı terlediğini fark ettiniz. Vücudunuz normal olarak kendini soğutmak için ter salgılar. Bu normal bir durumdur. Fakat, insanların yaklaşık %2’sinde bu terleme durumu, sıcak hava ile, heyecanlanma durumuyla veya egzersiz yapma, efor yapma gibi durumlarda değil uyku dışında günün her anında ve her mevsimde ortaya çıkar. Bu durum Bölgesel Aşırı Terleme – Hiperhidrozis olarak bilinir.
Aşırı Terleme Bölgeleri Nerelerdir? Eller,Koltukaltları,Ayaklar, Yüz ve Saçlardır. Aşırı Terleme Belirtileri Nelerdir? El, ayak, koltukaltı veya yüzde ortaya çıkan aşırı terleme durumları hasta için derin ve dramatik bir deneyimdir. İş yaşamı ve ilgili mesleki aktiviteler, günlük normal yaşam aktiviteleri ve kişiler arası sosyal ilişkiler dahil olmak üzere hayatın tüm yönlerini etkiler. Bölgesel Aşırı Terleme’nin (Hiperhidrozis) Kalıcı Bir Tedavisi Var mıdır? Evet, aşırı terleme durumunun tek uzun süreli ve etkili tedavi yöntemi sempatik sinir uyarılarının ter bezlerine gidişin cerrahi yolla durdurulmasıdır. Basitçe, bu işlem tüm aşırı terleme bölgelerinin (el, ayak, koltukaltı ve yüz) tedavisi ile sonuçlanır. Bu işlem Endoskopik Torakoskopik Sempatektomi (ETS) olarak adlandırılır. Bölgesel Aşırı Terleme Durumunda ETS Yöntemi Nedir? Endoskopik Torakoskopik Sempatektomi (ETS) işlemi tecrübeli bir göğüs cerrahisi uzmanı tarafından hastanın yalnızca 1 günlük hastane yatışı ile gerçekleştirilir.İşlem genel anestezi altında, cerrahın bir kamera yardımıyla göğüs boşluğu arka kısımda kaburgaların hemen arka ucuna yakın bölgede sempatik zincire titanyum klipsler konularak tamamlanır. Her iki göğüs boşluğu için yapılan bu işlem yaklaşık 1 saat sürer. Hastalar işlemden yaklaşık 3 gün sonra işlerine dönerler. Bu yöntem el ve koltukaltı aşırı terlemeleri için ileri derecede etkilidir Sonuçlar Yüz Güldürücümüdür? Operasyonun hemen sonrasında belirtilerde düzelme %100’e yakın oranda sağlanır.
Operasyon sonrası geç dönemde hastaların %85’inde el terlemelerinde ciddi gerileme olduğu görülür. Koltuk altı terlemelerinde ileri dönemlerde tam iyileşme hali hastaların %70’inde görülür. Olası Yan Etkiler Nelerdir? En sık karşılaşılan yan etki vücudun diğer bölgelerinde (karın, sırt, bel veya bacaklarda) terlemede artıştır. Ancak, ciddi derecede bir sorun hastaların sadece %1’inde görülür.
Hazırlayan: Turan Saka
Karadeniz\'de Sonnokta Gazetesi