günebakış: Sevgili Ümit Çebi, Araklı Belediyesi eski Başkanı olarak Saadet Partisi’nden aday oldunuz. 5 yıl önce Araklı, Türkiye’de Saadet Partisi’nin örnek gösterilen belediyesiydi. İddialıydınız ve seçimi kaybettiniz. 5 ay sonra yeni bir seçime gireceksiniz. Belediye Başkanlığı için hazır mısınız?
Ümit Çebi: Biz belediyeye 1999 yılında hazır olmaya başladık. Hala devam ediyoruz.
günebakış:2009 seçimlerinden sonra yeni bir misyon belirlediniz mi? Çünkü artık köyler de mahalle oldu ve yeni bir Araklı var önümüzde.
Ümit Çebi: Doğrudur, yüzde 95 oranında büyüyen bir Araklı var önümüzde. Yani 5 mahallemiz varken şu anda 45-50 mahallemiz var.
günebakış: Araklı’nın muhafazakar bir yapısı var. Herkes Araklı’dan gidebilir diye baktı ama Ümit Çebi gitmedi. Sizin bir vizyonunuz var. Genel Merkez bünyesinde konferanslar veren ve Milli Görüş davasını anlatan bir misyonunuz da var. Araklı’dan gitmediniz. Bu inadına bir direniş miydi yoksa “Hayır, ben Araklı’da kalacağım” dedirten bir Araklı sevgisi miydi?
Ümit Çebi: Ben, hayatı açık ve net geçen bir siyasetçiyim. Politikacı değilim. 2009’da Araklı’da seçimi kaybetmemiz, sadece Araklı, Trabzon veya Karadeniz’de değil tüm Türkiye’de şok etkisine neden oldu. Seçimden sonra biz, Araklı’yı 80 kişilik bir ekiple gezdiğimiz zaman esnaf ve insanlar balkonlarda ağlıyorlardı. Benim evim 21 gün boyunca ağlama duvarına döndü. Hatta AK Partili bir arkadaşımızın sözü hoşuma gitmişti; “Başkan, seçim 2 gün sonra olsaydı yüzde 90 seçimi alırdın” demişti.günebakış: Kaybetmenize rağmen gönüllerin başkanı mıydınız?
Ümit Çebi: Şunu anlamak lazım. Devletin, iktidarın tüm sermaye gücüne rağmen biz, Araklı’yı 150 oy ile kaybettik. Karşınızda iktidarın gücü var, inanılmaz vaatler var, inanılmaz sözler var ki bunlar özellikle iş ve üniversite konusundaydı. Üniversite deyince genç nüfusun babaları ayağa kalkıyor, iş deyince işsizlerin duygularına tercüman oluyorsunuz. Sermaye de çok önemliydi. İsim vermeyeceğim ama Türkiye’de sıralamaya girmiş müteahhitlerin de güçleri buraya yansıdı.
günebakış: Amaçları sizi devirmek miydi? Bu bir proje miydi? Ne anlatmak istiyorsunuz?
Ümit Çebi: Tabi ki. Araklı’da bizim idaremize karşı müthiş bir kampanya başlamıştı.
günebakış: Yani bu Araklı yerelinde değil Türkiye çapında bir proje miydi?
Ümit Çebi: Şunu söylemek istiyorum. Araklılı olup da Türkiye’nin önemli yerlerinde iş adamı olarak bulunan kardeşlerimize, bir yerlerden düğmeye basılarak bu insanlar Araklı’ya yönlendirildi. Ama bu insanların bazılarında “Ümit Başkan seni seviyoruz ama bu ilçenin AK Parti ile tanışması lazım. Bizi anla” duygusu vardı. Yani istedikleri Araklı’yı bir dönem AK Parti’ye vermekti.
günebakış: Peki Araklı bir dönem AK Parti’ye verildi. Size göre mutmain oldular mı? Araklı kazandı mı?
Ümit Çebi: Araklı’da bu kadar çok sayıda aday adayının olması aslında durumu göstermektedir. Ben burada 3 dönem aday oldum. Benim partimden karşıma aday koymayı bırakın diğer partiler bile karşımıza aday koymak istemediler. Çünkü Araklı’da adaletli ve güzel çalışmalar vardı. Güzel derken dört dörtlük anlamında söylemiyorum. Ama aşkla, şevkle, samimi, adil bir şekilde çalışan, o makamı hakkıyla temsil eden, çalmayan ve de çaldırtmayan bir belediye başkanı profili gördü bu halk. Bu yüzden de karşımıza aday çıkartmadılar. Öyle yada böyle halkın gözünde ‘Efsane’ diye anılan bir belediye başkanı yıkılarak yerine iktidar partisinin belediyesi getirilmiştir. Şu anda Araklı’da öyle bir başarı sağlanmış olmalıydı ki bırakın kendi içerisinde adaylar çıkartmayı, muhalefetten bile karşılarına aday çıkmaması lazımdı. Bugün Araklı’da gezdiğimiz zaman, anketlere baktığımız zaman Araklı Belediyesi’nin iktidar noktasındaki başarısının ne durumda olduğu ortadadır.
günebakış: Şimdi 150 oy farkla kaybettiğiniz Araklı’yı geri almak için yola çıktınız. Ama artık 150 oy pek bir şey ifade etmiyor. Çünkü köylerde seçime katıldı. Köylerdeki durumunuz ne?
Ümit Çebi: Bu kadar aday adayı arkadaşlarımız var. Hepsinin hizmet aşkıyla bu yola çıktığına inanıyorum. Tabi “Yola hizmet aşkıyla çıktım” diyen insan vardır bir de hizmet aşkını ortaya koymuş insan vardır. Şu anda köylerdeki seçmen olarak nitelediğiniz insanların yüzde 80’i zaten Araklı’da oturuyor. Çünkü insanımız artık kışın köylerde durmuyor. Yani 48 bin nüfusumuzun neredeyse 35 bini kışın Araklı’ya geliyor. Gurbete giden de hanımını ve çocuklarını Araklı’da bırakıp gidiyor. Sonuç olarak, “Köylerde oturan insanlar var. Bu insanlar Ümit Başkan’ı tanımıyor” şeklinde konuşmak yanlış olur.
günebakış: Siz muhalefet partisisiniz, onlar ise iktidar partisi. İktidarın nimetleri var. Mesela iktidarın gücü var, ekonomik katkısı var… Yani Araklı’yı kalkındırmak için onlar daha iddialı konumda. Siz hizmetinizi nasıl ve neyle yapacaksınız?
Ümit Çebi: İktidar partisinin gücünün olduğunu biz de biliyoruz. Ancak son 5 yıldır Araklı’da iktidar partisinin belediyesi var. Şimdi buradan Araklı halkına sesleniyorum: “Eğer bu arkadaşımızdan memnunsanız oylarınızı ona vereceksiniz.” Ama anketlere ve aday adaylarına bakınca halkın aday adaylarından memnun olmadığı ortaya çıkıyor.
günebakış: Yani, “Hükümete rağmen yatırım alınabilir, önemli olan proje yapmak” mı diyorsunuz?
Ümit Çebi: Araklı’yı Sayın Başbakan değil Araklı Belediye Başkanı idare ediyor. Eğer belediye başkanında idarecilik özelliği yoksa ve belediye başkanı “hizmet aşkı” lafını sadece kelime olarak kullanan biriyse, kendisine iktidar partisinin tüm kaynaklarını da verseniz Araklı’da sükutu hayal olur. Bakın biz, mecliste dahi olmayan bir partinin belediye başkanlığını yaptım. Bugün Araklı’da ne görüyorsanız hepsi bizim dönemimizde yapılmıştır. Biz bunları yaparken de Ankara’daki bürokratlarla ve siyasetçilerle diyalogumuzu mükemmel bir şekilde kurarak, hiçbir zaman dalkavukluk yapmadan, projelerimizi ortaya koyarak gittik ve aldık. Biz hizmet yapacağız demiyoruz. Çünkü yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır. Bu 5 yıl benim için çok verimli oldu. Kendimi dinledim,tarttım, iyi tahlil ettim.
günebakış: Sayın Çebi, Saadet Partisi Genel Merkezi size, “Gel seni Araklı’dan alalım, kentlerden birinin belediye başkan adayı yapalım” deme noktasındayken neden Araklı’da kaldınız?
Ümit Çebi: Genel Merkezimiz bizi Trabzon Büyükşehir Başkanlığı’na aday gösterdi. 2009 seçimlerinde çok üzülmüştüm, Araklı’dan gidebilirdim. Biz, Araklı’daki mazlumların ve gariplerin bir nevi abisi olduk. Gitmedim ve gitmeyeceğim.
günebakış: Şehirde daha fazla garip ve mazlum var…
Ümit Çebi: Ama ben, kendi ilçemden sorumluyum.
günebakış: Zaten 10 yılınızı buraya verdiniz.
Ümit Çebi: Ben, Araklı’nın tereyağını, sütünü, kaymağını, lahanasını bu insanlar bana yedirdiler. Benim Araklı halkına minnet borcum var. Araklı’nın daha çok büyümesi lazım. Araklı, hak ettiğini alamamıştır, sahipsizdir. Beni ben yapan bu halkı çok seviyorum.
günebakış: Ne kadar sevildiğinizi seçimde göreceğiz…
Ümit Çebi: Ben bu ölçüyü sandıkla ölçmeyeceğim. Yani bu halk 2009’da beni sevmediğinden mi bana oy vermedi? Bu halk, bu kadar baskı ve anormal derecedeki vaatlere rağmen, mecliste olmayan bir siyasi partinin adayına destek verdi ve biz sadece 150 oy ile kaybettik. Bu, müthiş bir sevginin ibaresidir. O yüzden benim Araklı’dan gitme imkanım yok. Seçimlerde 15 defa da kaybetsem buradayım. Burada doğduk, inşallah burada öleceğiz. Niyetimiz budur. Biz köylere de çıkıyoruz. Köylere çıktığımızda insanlar bizleri tanıyor, “Bize kendini anlatmana gerek yok. Biz seni biliyoruz. Sen, Araklı’da huzurun teminatısın” diyorlar. “İktidar partisine neden geçmedin? Geçmiş olsaydın daha iyi hizmet alırdın” diyenlere de ben şunu söylüyorum: “Bu seçim, Başbakan’ı tayin etme seçimi değildir. Bu seçim Araklı’yı idare edecek belediye başkanını tayin etme seçimidir. Başbakan gelip de Araklı’yı idare etmeyecek. Siz hangi adaya oy veriyorsanız o aday Araklı’yı temsil edecek. Kasanınızı, belediyenin mallarını o adaya teslim edeceksiniz. İnsanlar mallarını emanet ederken en namuslu kişiyi arar. Bu seçimde de Araklı halkı, Araklı’yı emanet verecek. Bu emaneti verirken karşıdaki insana bakmayacak mısınız?” Ben, bakacaklarına inanıyorum. Araklı’yı emanet edecekleri kişi hem yemeyecek hem de yedirmeyecek. Ayrıca garibanı ezmek isteyene karşı da dik duruşunu sergileyecek.
günebakış: Peki Turup ne olacak?
Ümit Çebi: Araklı’nın en önemli sıkıntısı şu anda Turup’tur. Bu alan 800-900 hektarlık bir orman alanı. Mavi deniz ile yeşil ormanın 300 rakımda buluştuğu, bu kadar düz alana sahip bir alan Türkiye’de çok az bulunur. Bizim düşüncemiz, sadece Trabzon ve Karadeniz’in değil Türkiye’nin en büyük turizm merkezini Turup’ta yapmak. Sadece turizm de değil sportif olarak da değerlendirilebilir. Mesela 2. veya 3. Lig takımlarının burada idman yapabilecekleri, kamp kuracakları mükemmel bir tesis de yapılabilir. Turup ile ilgili yerel bir kanalda yapılan programa aday ve aday adayları içerisinde sadece ben katıldım. O programda çıkıp açık ve net bir şekilde, “Turup’a çöp dökülemeyecek. Araklı halkı bunun bedelini ödemeye hazırdır” dedim.
günebakış: Nasıl engelleyeceksiniz?
Ümit Çebi: Turup, 2004 yılında, benim belediye başkanlığı yaptığım dönemde Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar’ın imzası ile turizm alanı ilan edilmiştir. Turizm kanununa göre, turizm alanı ilan edilen bir yere turizm alanından başka bir şey yapılamaz.
günebakış: Hukuk mahkemesi Turup’u çöp alanı olarak ilan ederse nasıl engelleyeceksiniz?
Ümit Çebi: İstanbul’da 3-5 ağaç için insanlar ayağa kalktılar. Bu olay, belki iktidara bir mesaj vermek için belki başka şeyler için çıktı. Bunu bilemeyiz. Biz, burada ne iktidara mesaj vermek için ne de provokatif eylemler yapmak için uğraşıyoruz. Buradaki olay sadece 3-5 ağaç değil, sağlığımız da tehlikede. Yani sadece bir çevre duyarlılığı hareket etmeyeceğiz. Çünkü burada siz, Araklı halkının çocuklarının havasını kirleteceksiniz. Biz burada her türlü mücadeleyi vereceğiz. Ve ben bu mücadelede en önde olacağım. Bedeli ne olursa olsun halkın yanında olacağım. Çanakkale’de mücadele eden dedem hangi aşkla, ruhla ve haklılıkla mücadele etmişse, Araklı halkı da Turup’ta aynı şekilde mücadele edecektir. Burada bizim hayatımız, Araklı’nın geleceği tehlikede. Allah nasip eder de seçilirsem Ankara’ya gideceğim. Orada, Kültür ve Turizm Bakanı’yla, Çevre ve Şehircilik Bakanımız’la hatta Sayın Başbakanımız’la, şayet ulaşabilirsem Sayın Cumhurbaşkanımız’la görüşeceğim. Kendilerinin imzaladığı, Turup’un turizm alanı olduğunu gösteren Resmi Gazete’yi önlerine koyacağım ve buraya uzman bir heyet yollamalarını isteyeceğim. Eğer bu uzman heyet, Turup’a çöp dökülmesine onay verirse Araklı halkı olarak biz daha konuşmayacağız. Buraya daha önce uzman heyet geldi. Turizm Bakanlığı’na, Turizm Bakanlığı Müsteşarı’na ve Sayın Akif Hamzaçebi’ye 3 dosya hazırlatarak gönderdik. KTÜ hocalarının, ‘Burada çöplük olmaz’ raporuyla, hukukuyla, kanunuyla profesyonelce bir dosya hazırlayıp gönderdik. Turizm Bakanı Ömer Çelik Bey’in döneminde buraya uzman heyet geldi. Turup’a çıktılar. Rapor tuttular. Raporu tutan bürokratlar AK Parti Hükümeti’nin bürokratlarıydı. Raporda dediler ki: “Burada kesinlikle böyle bir çöplük alanı olmaz. Burası turizm alanıdır ve mutlaka turizm yatırımı almak zorundadır.” Biz bunlarla beraber kendilerine gideceğiz.
günebakış: Son olarak, Lojistik Merkez Çamburnu’ndan İyidere’ye kaydırıldı. Dolayısıyla Tarihi İpekyolu vizyonunun kayması söz konusu olabilir mi? Olaya nasıl bakıyorsunuz?
Ümit Çebi: Trabzon, Türkiye’de liderlik özelliği taşıyan insanlarla dolu olmasına rağmen maalesef birbirimizi yememiz yüzünden, birbirimizin ayağını kaydırmaya çalışmamız yüzünden kaybediyoruz. Trabzon, sadece Türkiye’nin değil dünyanın en önemli kültür merkezlerinden bir tanesidir. Fatih Sultan Mehmed Han gibi ufku çok geniş bir insan, “İstanbul’u almakla bitmez, Trabzon’u alarak bu fethi tamamlamak gerekir” sözünü söylemişse kültürel, tarihi, ekonomik olarak Trabzon’un ne kadar önemli olduğu ortaya çıkar. Türkiye’de nasıl ki Beyaz Türkler-Siyah Türkler ayrımı varsa, Trabzon’da da aynı şekilde Beyaz-Siyah modeli var. Bu ‘Beyaz Model’ Trabzon’un anasını ağlatmıştır. Bu model, hiçbir zaman Trabzon’un o milli ve manevi ruhuyla hiçbir zaman hareket etmemiştir. Ayağa kalkan bir insan gördüklerinde, O’nu bir tehlike olarak görmüşlerdir. Şimdi de biz lojistikte beraber olamamanın bedelini ödüyoruz. Trabzon, çoğu noktada hakkı olanları alamamış, Trabzon’un hakkı başka yerlere verilmiştir. Bunu yaparsan da Trabzon’a haksızlık yapmış olursun. Bu durum da siyasiler olsun bürokratlar olsun Trabzon’un yalnız ve sahipsiz bırakıldığının bir göstergesidir.
günebakış: Teşekkür ediyoruz, başarılar diliyoruz…
Ümit Çebi: Ben teşekkür ediyorum…