YAŞAMAK NEFES ALMAK MIDIR?
Elli yıl önce doğan bir insanın, elli yıl sonra yaşamıyor olacağı kuvvetle muhtemeldir.
Dağlardan, denizlerden, ağaçlardan ve topraktan müteşekkil dünyada; ilk insandan son insana kadar Allah’ın tayin ettiği yaşama kanunu böyledir. Doğarsın, tayin edilen kadar bir ömür yaşar ve nihayetinde sonsuz hayata geçiş yaparsın.
Ömür denilen bu hayat yolculuğunda ise ne kadar yaşadığı değil, nasıl yaşadığıdır insanın... Onun içindir ki akıp giden hayatın içinde yaşamanın sadece nefes alıp vermekten ibaret olmadığını keşfetmeli ve ‘’yaşamak nedir’’ sorusuna cevaplar bulmalıdır insan.
Mesela:
Yaşamak: Sabahları işe giderken camdan bakıp el sallayan eşine ve çocuklarına, köşeden dönünceye kadar bakıp el sallamaktır.
Yaşamak: Eve aldığı ekmeklerin bir tanesini, eve varıncaya kadar karşısına çıkan kedi ve köpeklere dağıtmaktır.
Yaşamak: Her evden çıkarken geri dönememe duygusu ile anne baba eş ve çocuklarına dualar edip, onları Allaha emanet etmektir.
Yaşamak: Sabah namazını birlikte kıldığın arkadaşlarla köy kahvesinde çay simit muhabbeti yapmaktır.
Yaşamak: Her Pazar günü güzel bir kahvaltı sofrasına oturup, çocuklarla ilgilenmekten sıcak bir çay içememektir.
Yaşamak: Çamura saplanan bir aracı çıkarmak isterken bi güzel çamura bulandığı halde aracı çıkardığı için sevinmektir.
Yaşamak: Her hastane önünden geçerken içeridekilere dua etmektir.
Yaşamak: Çocukları sırtına binmiş halde namaz kılmaktır.
Yaşamak: Metrobüs’te ayakta durmakta zorlandığı halde kitap okumaya çalışmaktır.
Yaşamak: Her hafta cuma sohbetlerine giderken arkadaşlara mandalina almaktır.
Yaşamak: Yaşlı insanları ziyaret edip gençlik hatıralarını dinlemektir.
Yaşamak: Balık tutmaya gidip sabaha kadar oltanın başında soğuktan donduğu halde aynı şeyi yeniden yaşamayı arzulamaktır.
Yaşamak: Her maaş aldığında yeni bir kitap almaktır.
Yaşamak: Eşine ve çocuklarına aldığı hediyeler için koşar adım eve gitmektir.
Yaşamak: Kışın kuşlar için pencere önlerine ekmek kırıntıları dökmektir.
Yaşamak: Sofradayken aç insanlar aklına geldiği için yemek yiyememektir.
Yaşamak: Her dilenciyi sahtekar bilmemektir.
Yaşamak: Çocuklarla uçurtma uçurmaktır.
Yaşamak: Sabah namazını camide kılmaktır.
Yaşamak: Her Pazar sabahı TRT1’de kovboy filmi izlemektir.
Yaşamak: Metrobüs’e en uzun mesafe için bindiği halde bir bayana yer vermektir.
Yaşamak: Her sene çoluk çocuk bir arabaya doluşup, güle oynaya memleket yollarına düşüp, dönüşte hüzünlenmektir.
Yaşamak: Şampiyon olamasada Trabzonspor’dan vazgeçememektir.
Yaşamak: Kağıt toplayan bir çocuğun hayat hikayesini dinlemektir.
Yaşamak: Evdeyken çocukların gürültüsünden uyuyamamaktır.
Yaşamak: Aşık olmaktır.
Yaşamak: Bayramlarda çocuklardan şeker isteyip, karşılığında para vermektir.
Yaşamak: Soğuk bir kış gününde sokakta titreyen birisine çıkarıp montunu vermektir.
Yaşamak: Bahar gelince çocuklarla birlikte ekşi eriklere dalmaktır.
Yaşamak: Eşinle baş başa güzel bir yemek yemektir.
Yaşamak: Eski dostlarla buluşup maziyi yâd etmektir.
Yaşamak: Lise hocalarını gördüğünde ellerine kapanmaktır.
Yaşamak: Yıllar sonra susam sokağını, Edi ile Büdü\'yü izleyip maziye gitmektir.
Yaşamak: Çocuklarını sırtına bindirip eşşek olmaktır.
Yaşamak: Mahallenin en düzlük yerinde çift kale maçtan sonra bakkala doluşup gazoz içmektir.
Yaşamak: Çocuğunun ter kokusuna doyamamaktır.
Yaşamak: Savaşlardan kaçan çocukların ölümüne ağlamaktır.
Yaşamak: Bir insana yardımcı olduğu için sevinçten uyuyamamaktır.
Yaşamak: Yaylalardaki bakkalların kokusuna hayran olmaktır.
Yaşamak: Evde çocuklarla ve eşinle cemaatle namaz kılmaktır.
Yaşamak: Kemençe\'yi ve tulum\'u bir başka sevmektir.
Yaşamak: Bir karşılık beklemeksizin insanlara faydalı olma adına emek vermektir.
Yaşamak: Samimiyetini ölçme ihtiyacı hissetmeyeceğin özel bir dosta sahip olmaktır.
Yaşamak: Herkes tatile güneşli kumsallı yerlere giderken, karadenizin yüksek yaylalarında vahşi hayvanların arasında bir kaç çılgınla kamp yapmaktır.
Yaşamak: Mahalledeki çocuklara dondurma sürprizi yapmaktır.
Yaşamak: Yolun ortasında toplanmış karınca sürüsü için bir kağıda; ‘’dikkat karınca var basmayın’’ yazmaktır.
Yaşamak: Umreye gidip Mekke ve Medine’de tarifsiz bir heyecan yaşamaktır.
Yaşamak: Ölmüş anne babası için sadaka vermek, onlar adına iyilikler yapmaktır.
Yaşamak: Balahor yaylasında, açık ateşte pişen kuymağın tadına doyamamaktır.
Yaşamak: Kocaa adam olduğu halde çocuklarla yakartop oynamaktır.
Yaşamak: Her hangi bir yerde Bordo ve Mavi renkleri yan yana görünce gülümsemektir.
Yaşamak: Her bayramda tüm kardeşler, çocukları ile birlikte baba evinde toplanıp gürültüden birbirini duyamamaktır.
Yaşamak: Eve yorgun bitkin geldiği halde eşiyle yemek hazırlamaktır.
Yaşamak: Ağlayan bir çocuk gördüğünde yüreği parçalanmaktır.
Yaşamak: Seni ayakta tutan bir eş’e sahip olmaktır.
Yaşamak: Cenneti özlemektir...
Velhasılı Yaşamak: Ölümden önce bir yaşamın var olduğunun farkında olmaktır. Ve o yaşamı, bir şekilde anlamlı hale getirmektir.
Nasıl diyordu o şarkıda:
\'\'Şimdi çok iyi anlıyorum;Nefes almak değilmiş yaşamak...
Yaşam\'a dair tüm güzelliklerin hayatımızı kuşatması dileği ile efendim.
Hvs Hamza Özer
DİĞER YAZILARI İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ