Araklı Kendisine Yol Arıyor
Sahipsiz Araklı’nın büyük dertlerinden biri Trabzon Araklı-Bayburt yolu.. Yapımı hakkında büyük vaadler verilen Araklı-Bayburt yolu, günümüzde bir kaza ve ölüm güzergahı haline geldi maalesef. Yıllardır çift gidiş gelişli bir yol olarak yapılacağı vaad edilmişken, yeni tanımında bu yol düşe düşe tek şeritli bir hale dönüştürüldü ama onun da yapımına bir türlü başlanılmadı. Halbuki, yıllar evvel Başbakan iken Tayyip Bey'in talimatıyla 2280 rakımda 5 kilometrelik devasa Araklı-Bayburt Salmankaş tünellerinin yapımına başlanılmış ve yolun Bayburt-Salmankaş kesimi hızla bitirilmişti. Araklı-Bayburt yolunun, Araklı-Salmankaş tarafına ise o günden beri halen bir kazma dahi vurulamadı. Daha Türkçesi, Tayyip Bey’in Araklı-Bayburt bağlantısı için açtığı yolun devamı getirilemedi. Elbette Tayyip Bey de işini gücünü bırakıp sadece Araklı ile uğraşacak değildi. Araklı ve Trabzon yerelinden atılacak güçlü ve adil adımlarla işin kalan kısmı tamamlanmalıydı. Bayburt insanı ve yöneticileri üzerlerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirdiler. Ama Araklı tarafı bu sorumluluğu yerine getiremedi. Tabi bunun çok çeşitli sebepleri var. Ama bu yoldan sonra başlanan ve yüksek konforla yaptırılan Tonya, Akçaabat, Çaykara ilçe yolları bitirilme aşamasına geldiğini biliyoruz. Araklı'ya gelen çoğu siyasi ise, bu yolla ilgili sadece bol keseden vaad verdi, görüntü yaptı, giden ise dönüp vaadine bakmadı.
Fakat biz bu sahipsizliğin türlü türlü sebepleri olduğunu biliyor ve anlıyoruz! Ama yine de soruyoruz.. Yolun yapımına ne zaman başlayacak? Araklı ve Bayburt insanı ne zaman bir Erzurum-İspir-Rize yolu gibi bir esaslı adıma muhatap kılınacak? Yahut Trabzon'un en büyük üçüncü ilçesi olan Araklı; Çaykara Soğanlı, Akçaabat Derecik veya Tonya İskenderli yolu gibi esaslı bir yol yaklaşımını ne zaman hak edecek? Araklı ile aynı coğrafi özelliğe sahip ilçelerdeki bu yollar çift gidiş geliş yapılırken, Araklı-Bayburt yolu niçin tek şeride düşürüldü. Yolun mevcut hali tek şerit değil miydi zaten?
Bu arada yolun ne zaman biteceğini soramıyoruz. Çünkü yol ne zaman başlayacak diye soruyoruz? Bir de şunu sormak istiyoruz: Araklı-Bayburt yoluna yerelden engel olan kasaba zihniyetli lobiler mi var? Araklı-Bayburt yoluna alternatif hale getirilmeye çalışılan yollar mı var? Araklı-Bayburt yolunu başka güzergahlara çevirmeye çalışanlar mı var? Araklı-Bayburt yoluna gelen tahsisatların hepsi Araklı için mi harcanıyor? Araklı adına gelen ama başka ilçelere kaydırılan tahsisatlar söz konusu mu? Eğer böyle bir durum var ise, Trabzon’u bu kadar ayrıştırmaya, ötekileştirmeye, bölmeye, minimize etmeye çalışanların Trabzon siyaseti ve toplum yapısı hatta Trabzon’un birliği ve dirliği açılarından durdukları yer neresidir? Durdukları bir yer ve duruşları var mıdır? Trabzon’un kuvvetli bir parçası olan Araklı’nın en temel ihtiyacı olan bir yol meselesi halen halledilmiyorsa, Araklı kendisine bir yol mu aramalıdır?
Araklı’ya Tarım Kenti Özelliği Kazandırmak
Son günlerde Araklı Karadere’de yüz dönüm bir alanda tekstilkent yapılacak deniliyor. İlgili bakan beyle görüşmeler de yapılmış. Trabzon basınında yer alan ve her durumdan vazife çıkaran bazı ahali, borazanlarını çalmaya başlamış. Araklı’yı bilmeyen, tanımayan bu bazı isimler, şimdilerde Araklı Tekstilkent edebiyatı yapıyor. Bu tür borazancılar bir defa gelip de, doğu-batı-güney yönlerinden Karadere vadisini bir görme zahmetine katılsalardı, vadide yapılacak en kutsal işin, en doğru işin o coğrafyanın fıtratına en uygun konu olan tarımsal üretim olduğunu anlayabilirlerdi.
Araklı hakkında konuşmak için Araklı’yı teneffüs etmek, Araklı’yı tüm yönleriyle bilmek gerekiyor. Araklı’yı teneffüs eden, Araklı’yı yaşayan, Araklı’ya inanan, Araklı’yı hisseden, Araklı’dan bir beklentisi olmayan bizler ise bu meseleye dair defalarca yazdık. Dedik ki, Araklı Karadere vadisi Trabzon’un elde kalan tek temiz tarım alanıdır, yer altı ve yer üstü anlamında Trabzon’un elde kalan tek temiz su kaynağıdır... Vadinin etrafından geçen, tüm kirletilmelere ve sahipsizliğe rağmen halen temiz akabilen Karadere nehri, Araklı için bulunmaz bir nimettir. Araklı’nın gelecek yüzyılı Karadere vadisi ve nehri üzerine inşa edilecektir. Peki bu gerçeği anlatabilmek veya bu hakikatin anlaşılması için durumu kaç dilde anlatmak gerekir?
Karadere vadisinde yer alan 1000 dönümlük bir sahayı gözüne kestirenler, yapacakları işe önce organize sanayi bölgesi dediler. Kibarca ve usulünce itiraz ettik. Böyle bir adımın doğru olmayacağını aksine bu alanda bir tarım organize sanayi kurulması gerektiğini bilimsel gerekçelerle ortaya koymaya çalıştık. İşin bir tarım adımı olmasını hatta yapılacak işe nitelikli insan unsurunu sağlama noktasında ise entegre olarak bir Tarım Meslek Lisesi açılması gerektiğini söyledik. Şimdi ise konuyu yumuşattılar ve karma organize sanayi bölgesi teklifi yapmaya başladılar. Biz ise, bu alanı sera usulünde hatta belki de topraksız tarım şeklinde bir dev organik sera tarım alanı yapın diyoruz. Tüm Trabzon’u hatta Doğu Karadeniz’i buradan doyurun diyoruz. Trabzon’u ve Rize’yi Çarşamba ovasına mahkum etmeyin diyoruz. Tarım ve tarım alanları, su kaynakları artık dünyanın bir numaralı meselesidir ve dolayıyla en öncelikli meseledir diyoruz. Karadere vadisinin yamaçlarındaki ve güney yönlü derinliğindeki tüm köylerimizi, Araklı Dağbaşı’na kadar tüm vadiyi hatta Araklı yaylalarına uzanan tüm sahayı bu organik tarım üretim kültürüne entegre edin diyoruz. Böylelikle tüm Araklı coğrafyasını dev organik tarımsal üretim çabasından nasiplenecek şekle dönüştürün diyoruz. Akabinde Araklı’da sahile yakın mevkide dev bir sebze hali kurun diyoruz. Hatta üretim alanı ile böyle bir halin arasındaki bağlantıyı hafif bir raylı sistem ile sağlayın diyoruz.. Bu şekilde egzost kirliliği ile Araklı’nın havasını kirletmezsiniz diyoruz. Tarım üretimi yanında bir hal yaklaşımı da on iki ay boyunca yüzlerce insana ekmek kapısı olsun diyoruz. Araklı hiç durmasın, doğal olan ve Araklı’yı kirletmeyecek olan bir yaklaşımla büyüsün. Böylece Araklı insanı Araklı’dan kazansın, Araklı ilçesi Araklı insanının elinde büyüsün diyoruz. Daha ne demeliyiz? Konuyu başka hangi cümlelerle anlatmalıyız?
Durum böyleyken, Doğu Karadeniz coğrafyasında nadir bulunan 1000 dönümlük bir tarım alanına sahip Araklı insanının fıtratına en uygun iş olan organik tarım amaçlı adım atmıyorsunuz da, Araklı’nın verimli topraklarını Araklı insanının elinden çıkaracak bir adıma tevessül ediyorsunuz. Araklı’da tekstil tecrübesi olan insan potansiyeli mi var? Yok. Öyleyse Araklı insanını yapacağınız o fabrikalara bekçi mi yapacaksınız! Evet ancak bekçi yapacaksınız. Çünkü tekstilde çalışacak kalifiye insanları Araklı dışından getireceksiniz. Ama Araklı insanını, Trabzon insanını, tarım ürünleri noktasında yine Çarşamba ovasına mahkum edeceksiniz.
Yapılacak işin çevreye kirlilik noktasında vereceği muhtemel zararın ise hiçbir garantisi yok. Tarım potansiyeli özelliği taşıyan ve yeraltı su kaynakları üzerinde bulunan bir mevkiye fabrikaları doldurduğunuzda, fabrikaların tüm atık sularını Karadere nehrine vereceksiniz. Kirlenme sonucu bir Trabzon Değirmendere durumuna gelmesi yüksek ihtimal olan Araklı’nın ve Araklı insanının neler yaşayacaklarını hiç hesap edilmiş midir?
Öte yandan, Araklı’yı iç kesimlere bağlayan bir Araklı-Bayburt yoluna henüz bir kazma dahi vurulamamışken, Araklı Kaşıkçı yolunu o enteresan sahil yoluna bağlayan bir bağlantı kavşağı dahi yapılamamışken, siz hangi sanayi bölgesinden bahsediyorsunuz? Yeterli yolu olmayan ve Araklı’nın mevcut yollarıyla idare edecek bir OSB, hangi zihnin ürünü olacak? Kurmayı hedeflediğiniz bir karma OSB’ye gelecek binlerce hafif ve ağır aracı Araklı mevcut haliyle nasıl kaldıracak, bu hesap edilmiş midir?
Araklı’nın Siyasi Temsilinin Kısa Analizi
Evvela şunu belirtmeliyiz ki; ilçecilik yapmıyoruz, kabilecilik yapmıyoruz, ilcilik de yapmıyoruz. Yapmayacağız elbette. Çünkü Bu Ülke, bir ve bütün haliyle anlamlıdır. İlcilerle, ilçecilerle, köycülerle, kabilecilerle ve tüm kafa yapısını bu kavramların üzerine inşa etmiş insanların Bu Ülke’nin mazisinde, halinde ve atisinde bir değeri ve anlamı olmamıştır, yoktur ve olmayacaktır. İlci, ilçeci ve köycülerin hatta ufku ve ölçeği ancak bir kasaba muhtevasına uygun kasabacıların Bu Ülke’ye kazandıracağı bir katmadeğer de yoktur. Trabzon’un kasabacı ve köycü zihniyetlerden elde ettiği bir fayda şimdiye kadar olmamıştır, olmayacaktır. Ama her bir insanımız gibi ilimizin, ilçemizin, köyümüzün bizler için çok kıymetli olduğunu da düşünüyoruz.
Trabzon’a merkezden ve adilce bakabilen, merkez yaklaşımlarıyla hatta tüm Trabzon’u bir bütün memleket kabul edecek, Çaykara-Of-Akçaabat-Vakfıkebir-Tonya’dan, Araklı-Sürmene-Köprübaşı-Yomra-Arsin-Maçka’sına kadar tüm sahada ter akıtmış, adil yaklaşımlarıyla memleket insanına yaklaşmış temsilcilere ve yöneticilere çok ihtiyaç var. Evvela bunun bilinmesi gereklidir. Çünkü bir
memlekete dava olarak bakan insanların yapacağı iş, ilçecilik yahut kasabacılık değildir. Böylesi yaklaşım sadece ve sadece kişideki yetersizliği, ufuksuzluğu ve hatta vizyonsuzluğu ortaya koyar. Bilinmeli ki donanımlı ve vasıflı insanlar, yaşadıkları coğrafyanın tüm insanlarını eşit kabul eder ve memleketin eşit şekilde ihyası için çalışırlar.
Bu eşitlik ve adalet vurgusundan sonra Araklı meselesine girelim. Araklı’nın sıkıntıları içerisinde belki de en ciddi sıkıntısı siyasi temsildir. Yıllarca iktidara yüksek oranda oy veren bir Araklı’nın iktidar partisinden bir mebusu (milletvekili) olmamıştır. Trabzon’un Ortahisar ve Akçaabat’tan sonra üçüncü büyük ilçesinin, mevcut iktidar partisi içerisinde yıllardır bir milletvekilinin olmaması, hiçbir siyasi, toplumsal ve matematik argümanıyla izah edilemez. Bununla birlikte, Araklı’nın sadece iktidar cenahındaki temsilinde mi sıkıntı vardır? Muhalefet yönünde temsili de sıkıntılı değil midir? Bu izahı güç durumlar, gerçekten Araklı’nın toplumsal motivasyonunu ve istikbalini derinden etkilemektedir.
Siyasi özelliklerin izahı noktasında Araklı’ya baktığınızda başka bir tablonun varlığı daha kendisini göstermektedir ki o da Araklı’daki toplumsal birlik sorunudur. Araklı toplumunun bir sinerji oluşturamaması ve Araklı siyasetinin Trabzon’un siyasi karar mekanizmaları üzerindeki düşük yoğunluklu etkisi nedeniyle, Araklı temsil gücü yüksek siyasi portreler ortaya çıkaramamakta yahut sözünü Trabzon genel siyasetine geçirememekte, dolayısıyla Ankara’da tesirli olamadığından kendi adaylarının önünü açamamaktadır. Araklı’nın tüm enerjisi, bu sebeple diğer ilçelerin havuzuna akmaktadır. Ancak, Araklı insanı artık başka ilçelerin siyasi değirmenine su taşıma lüksüne sahip değildir. Araklı insanı öncelikle buna inanmalıdır. Bu inanış, Araklı insanının kendisine güven duymasına yol açacaktır. Gerçekten Araklı insanının önünde duran en büyük sosyolojik problem, bu özgüven meselesidir. Dolayısıyla Araklı insanı, kendisi için isabetli kararlar verilmesine yol açacak bir özgüvenli duruşu sağlamak durumundadır. Potansiyeline inanan ve kendisine güvenen Araklı insanı birbirinin kurdu olmayacak, ciddi meselelere yoğunlaşacaktır.
Araklı’nın siyasi arenada temsil edilebilmesi; Araklı’daki toplumsal dengelerin çoğunun desteğini alan ve her kesimin üzerinde ittifak ettiği, siyasi temsil noktasındaki özellikleri yüksek, yarın öbür gün Meclis’e gittiğinde mecliste oturup el kaldıran değil, Araklı ve Araklı insanının yüksek menfaatlerine kendisini vakfedecek bir aksiyon adamı portresine uygun milletvekili namzetleriyle olacaktır. Araklı’yı siyasette ciddiyetle temsil edecek isimlerin kuvveti ve kudreti için, Araklı yerelinde çok ciddi vasıflara hatta vizyona, misyona sahip bir belediye başkanının olması da gerekmektedir. Bu iki kanal yani ciddi bir vekil ve ciddi bir belediye başkanı Araklı’yı çok mühim noktalara taşıyacaktır.
Araklı’yı temsil noktasındaki namzetler için maksat, sırf başkan veya milletvekili seçilmek de olmamalıdır, Mesele hususen Araklı’yı ama genelde Trabzon’un layıkıyla temsil edecek bir konudur. Araklı’dan seçilecek bir aday, sadece Araklı’nın milletvekili değil, esasen Trabzon’un vekilidir. Yereldeki büyük davamız Trabzon, diğer davamız Araklı’dır. Tüm gövdesiyle, Araklı’yı ve Trabzon’u temsil etmek gerekmektedir. Diğer tarafıyla siyaset sorumluluk işidir. Yüksek mesuliyettir. Bilinmeli ki Araklı’nın şu an itibarıyla kaybedecek bir dakikası yoktur. Ufak tefek işlere harcanmış kayıp dakikaların fotoğrafı ise insanı ürkütmektedir. Bu sebeple kaybedilen zamanı süratle telafi edecek, bununla birlikte istikbale dair yüksek katmadeğerli adımlar atacak insanlara haddinden fazla ihtiyaç var. Buna inananlar öne çıkmalıdır.
Öte yandan, ağırlığı taşınamayan bir sorumluluk, sorumluluk sahibini ve ondan beklenti içerisinde olanları da ezer, demoralize eder. Muhtemel adayın, Araklı’da birikmiş, yıllanmış sıkıntıları ve taleplerini göz önüne alarak adım atması gerekir. Siyaset zor bir iş olmakla birlikte; Araklı’da siyaset, Araklı’nın hacmi ve beklentileri itibariyle çok daha zor görünüyor. Sonuçta Araklı’nın siyasetçi profili; birey vasfı yüksek, inisiyatif gösterebilen, yaşadığı topluma dair tezleri ve üst düzey çözüm önerileri olan, toplumda ve siyasette ağırlığı olan özellikler taşımalıdır. İşte yeni Araklı ve hatta yeni Trabzon, bu yaklaşımlarla dizayn edilecektir.
Bu nedenlerle, dilimiz eğilmesin, ağzımız kenetlenmesin, kabilecilik, köycülük, mahallecilik esasına dayalı iptidailik/basitlik kokan ilişkileri bir tarafa bırakalım, siyasette Araklı’yı adam gibi temsil edecek, Araklı’yı Trabzon’da ve Türkiye’de değer taşıyan bir aşamaya taşıyacak, Araklı’ya dair en az 10-20yıllık stratejileri ve planlamaları olan, iş bilen, devleti bilen, duruş sahibi, söyleyecek sözü olan, sözüne kıymet verilen, tecrübeli, kirlenmemiş, yıpranmamış, deforme olmamış, şaibesiz, yaptığı yüksek katmadeğerli işler ile referansını sağlayan, öze sahip, liderlik vasfı olan, ağzı gözü oynamayan, çevresiyle yüz göz olmamış aksine çevresinin değer verdiği bir hemşehrimize yönelelim. Hem siyasette hem de Araklı yerel seçimlerinde.
Önümüzdeki seçim, Araklı için de dönüm noktasıdır. Bu noktada atacağımız adımlar Araklı için sadece bir tercih değil esasen bir mesuliyettir. Bilinmeli ki memleketler, mesuliyet sahibi insanların omuzlarında yükselirler.
Yeşilyurt Şehidliği’nde Düzeltilmesi Gereken Durum
Defalarca bahsettiğimiz, yazdığımız lakin ne hikmetse bir türlü düzeltilemeyen konuyu tekrar hatırlatmak istiyoruz. Konumuz Yeşilyurt Şehidliği…. Araklı Yeşilyurt Şehidliğinde yakın zamanda bir restorasyon yapıldı. Restorasyon genel anlamda güzel bir görünüm sağlamakla birlikte ciddi eksiklikler taşımaktadır. Yapılan restorasyon, sadece sembolik şehidlik kısmına yönelik gerçekleştirildi. Fakat hemen karşısında yer alan esas şehidliğe dokunulmadı. Bununla da kalınmadı, sembolik şehidlik tarafına dikilen iki kitabe, Çaykara Sultanmurat Şehidliğinde yer alan şehidlik kitabesindeki metnin aynen kopyelenip buraya yapıştırılmasıyla meydana getirildi. Tabi bu durumda ortaya çok ciddi bir yanlışlık çıktı. Yapılan restorasyon işi bize göre gölgelendi. Konuyla ilgili hem restorasyon öncesinde hem de sonrasında iki gazete makalesi yazdım, son çalışmam olan Araklı Yazıları’nda buna yine yer verdim. Yeşilyurt Şehidliği tarihçesini tüm detayıyla bu yazılarımızda açıkladık. Lakin Trabzon’daki yetkili kurum ve kuruluşlardan, yerel siyasetin sorumlu isimlerinden anlam taşıyan bir dönüş olmadı. Acaba kaymakamlığın ve valiliğin bu konuları takip eden birimleri yazılarımızdan haberdar olmadı mı diye düşündüm. Fakat Trabzon ve Araklı yereline hitap eden basın yayın kuruluşlarındaki yazılardan bu kurumlar haberdar olmayacakta nereden haberdar olacaklar diye demekten de kendimi alamadım. Özetle, Yeilyurt Şehidliğindeki şehidlik kitabesine yazılan tarihçe yanlıştır, başka bir şehidliğe ait bir tarihçe metni yanlışlıkla buradaki kitabe duvarına yazılmıştır. Bu nedenle yazdığımız şehidlik tarihçesine ait metin, son restorasyon sırasında şehidliğe konulan metinle değiştirilmelidir. Hatta hiçbir şey yapılmayacaksa mevcut ve ciddi yanlış bilgiler içeren metin şehidlikten kaldırılmalıdır.
Yorum Yazın