ARAKLI ÇAMLICA MAHALLESİ İÇİN
YÜKSEK KATMADEĞERLİ BİR PROJE TEKLİFİ
Mehmet Akif Bal
Dünkü makalemizde, Araklı’nın Çamlıca Mahallesi Kanlar mevkii vadi tabanında faaliyette olan taş kırma ve beton tesislerinden kaynaklı ciddi problemlere dair tespit ve tekliflerden bahsetmiştim. Yeni kurulması hedeflenen başka bir taş kırma ve beton tesisinin ise mevkiyi daha büyük bir tahribata uğratacağını sebepleriyle yazmıştım. Şimdi konuya çok farklı bir ölçekten bakıp, Çamlıca Mahallesi’nin Kanlar mevkiinin Karadere çayı kenarına yakın vadi tabanında ve günümüzdeki taş kırma tesislerinin kapladığı tüm alanda kurulmasını anlamlı bulduğum bir özgün muhtemel projeden bahsetmek istiyorum.
Çamlıca Mahallesi Vadi Kesimindeki Doğal Yaşam
Bahsettiğim arazi, gerçekten harika bir doğa kesitinin içinde yer almaktadır. Mevkideki zengin yeraltı suları ve Karadere’nin yüzyıllar içinde taşıdığı çok değerli alüvyal toprak buraya yüksek kıymet kazandırmaktadır. Bereketli topraklardan dolayı vaktiyle vadi tabanında devasa mısır ve fasülye tarlaları bulunmaktaydı. Vadide büyük çayırlıkların ve sulak alanların varlığını biliyorum. Mevkideki yaban hayatı da kendisini tüm güzelliği ile göstermekteydi. Nitekim mevki, kadim kuş göç yollarının üzerindeydi. Bu mevkinin yüzlerce yeşilbaş ördek tarafından mesken tutulduğunu çocukluk yıllarımdan biliyorum. Karadere nehrinin içinde oluşmuş çakıl adacıklarına yüzlerce ördeğin bir anda indiğinin şahidiyim. Hatta buradaki ördeklerin birkaç kilometre yukarıdaki fındıklıklarımızın arasından tertemiz akan ırmaklarımıza kadar çıktıklarını bizzat hatırlıyorum. Sayamayacağım kadar küçük kuşun arazilerimizde yaşadığını unutamıyorum. Bugün hiçbiri yok artık. Karadere nehrinde geceleri balık yakalama imkanı ise belki de benim neslimle birlikte sona erdi. Çünkü Karadere’de artık balıkların yaşayacağı bir gram temiz su kalmadı.
Diğer taraftan, kadim bir tarım alanı olan bu arazinin sessizliği, sakinliği, doğa içindeki çok özel konumu insana huzur vermekteydi. Kuş sesleri yanında Karadere’nin ruhları dinlendiren akış sesi, mevkiye muhteşem bir dinginlik katmaktaydı. Mevki, şehrin tüm gürültüsünden, kirinden pasından izole edilmiş, iyi ve sağlıklı insanların yaşadığı mahallelerle çevrilmiş bir konumdaydı. Şimdi ise büyük gürültülerle çalışan, etrafı toz duman içinde bırakan taş kırma ve beton tesisleri bu kadim güzelliği bastırmış durumdadır. Sormak gerekiyor? İnsanoğlu, yiyeceğini çıkaracağı toprağı korumak yerine, niçin yiyeceğini çıkaramayacağı taşı tercih eder? Anlamak gerçekten zor.
Vadinin Taş Kırma Tesislerine Teslim Edilme Süreci
Tarihi mısır ve baklagil tarımının yapıldığı Araklı Çamlıca Mahallesinin vadi tabanında ve Kanlar mevkiinin hemen alt kısmında bulunan yaklaşık 70 dönümlük bu saha, Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından uzun süre önce istimlak edilmiştir. Yıllar evvel bu alanda bir ziraat fakültesi kurulması için ciddi teşebbüsler yapılmış, hatta yerin devredilmesi ve merhum işadamı Bayram Halil tarafından fakültenin yapılması dahi kararlaştırılmıştı. Lakin yerel dinamiklerce projenin arkasında güçlü bir şekilde durulamaması ve dönemin KTÜ rektörünün anlaşılması güç sebeplerle bu fakülteye destek vermemesi, bu güzel düşünce uygulamaya geçememiş hatta fakülte düşüncesi Rize’ye kaydırılmıştır. Bir büyük fırsat Araklı’nın elinden alınmıştır. Eğitim alanı olması gereken yer, Araklı’daki sahipsizlik nedeniyle ola ola taş öğütme ve çakıl tesislerine dönüşmüştür. Şimdi burada bir fakülte kurulması zordur. Çünkü bir saat ötedeki Rize’de ve birkaç saat ötede yani Ordu’da olan ziraat fakülteleri faaliyetteyken Trabzon Araklı’ya ziraat fakültesi kurulması gerçekçi değildir. Araklı’da kurulması dillendirilen diğer bir fakülte ise veterinerlik fakültesidir. Fakat, Trabzon’a çok yakın mesafedeki 19 Mayıs Üniversitesi, Ordu Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi veterinerlik fakülteleri faaliyetteyken Araklı’da bir veterinerlik fakültesi kurulması gerçekçi olmayan bir diğer durumdur. Zira üniversiteler veya fakülteler, öyle her aklına esenin ifadeleriyle kurulmaz. Özetle Araklı bu treni maalesef kaçırmıştır. Bununla birlikte Araklı’nın kaderi taş ocakları ve beton tesislerine mahkum edilmek de değildir. Dolayısıyla Çamlıca Mahallesi Kanlar mevkiinde yer alan vadi tabanı, kurumlarla halkı karşı karşıya getirmeyecek, taş kırma tesisi sahibi işadamlarıyla halkı daha da kötü etmeyecek bir şekilde ve projeyle kalıcı bir çözüme kavuşturulmalıdır. Taş kırma tesisleri, taş ocakları içinde veya yakınında kurulmalıdır.
Çamlıca Mahallesi Vadisinde Neler Yapılabilir?
Çamlıca Mahallesi Kanlar mevkiinin nehir kenarında yer alan bu arazinin yıllar evvel Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından istimlak edilip kamulaştırıldığını biliyoruz. Bundan dolayı öncelikle Karayolları Genel Müdürlüğü, 70 dönüm civarında olduğu ifade edilen bu araziyi özgün ve yöreye katmadeğer sağlayacak bir kültür ve yaşam projesi ile değerlendirmelidir. Bahsettiğimiz kurum, 70 dönüm civarındaki bu çok kıymetli alanı kurumsal sosyal ve kültürel tesis yaklaşımıyla yörenin ve tabiatın dokusuna uygun bir yaklaşımla inşa etmelidir. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının ve ona bağlı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün Doğu Karadeniz’de konforlu ve yüksek kapasiteli bir konaklama tesisinin olmaması, burada kurulacak dev tesisin hem bakanlığa bağlı kurumların binlerce çalışanının tatil beklentilerine ve hem de kurumsal kültür ve eğitim çalışmalarına ciddi soluk getirebilir. Ama evvela buradaki tüm taş ocağı, beton santralleri ve kurumlara ait şantiye binalarının kaldırılması gerekmektedir.
Arazinin çok müsait olduğu bu alanda bungalov tarzı evlerden oluşacak bir dinlenme ve eğitim tesisi kurmak pekala mümkündür. Bu tesis, özellikle tüm Karayolları çalışanları ve bürokrasisi için yüksek kalitede bir yaşam alanına dönüşebilir. Kurulacak tesisler, Karayolları ve diğer resmi kurum çalışanları için bulunmaz bir tesis olma yanında, iç turizmin canlandırılması açısından örnek bir proje olacaktır. Muhtemel tesis, Karayolları ve ilgili bakanlık çalışanları yanında Ulaştırma Bakanlığı bürokrasisinin Doğu Karadeniz’le turizm ve gönül bağını sağlama noktasında çok büyük sosyalleşmelere yol açacaktır. Hatta bu muhtemel tesis, Karayolları’nın tüm Türkiye’deki personelinin gelip 12 ay tatil yapacağı ve eğitim faaliyetlerinde bulunacağı bir tesise dönüşecektir. Yine bu muhtemel tesis, Araklı yaylaları ile entegre bir turizm yaklaşımına ev sahipliği yaparsa, yörede çok ciddi bir tatil ve turizm kültürü meydana gelecektir. Bu hizmete imza atanlar tarihe geçecek, milletin de duasını alacaktır.
“Karadere Eğitim, Yaşam ve Spor Tesisleri” adını taşıyabilecek muhtemel tesisteki bungalov evler yanında; bir olimpik yüzme havuzu, toplantı ve seminer binaları, bir Karayolları müzesi, halı sahalar, çim saha, mini hayvanat bahçeleri gibi yapılar inşa edilebilir. 70 dönümlük bu alanda; organik tarım için sera usulü tarım faaliyetleri başlatılabilir, tesisin ihtiyacını giderecek tarım ve hayvancılık faaliyetleri bizzat burada yapılabilir. Tesis alanındaki peyzaj, Araklı civarındaki endemik bitkilerle donatılabilir. Bu amaçla; fındık bahçeleri, çay bahçeleri ve yöresel meyvelerden yani karayemiş, incir, elma, armut, kestane gibi ağaçlarından oluşan bahçeler kurulabilir. Vadinin nehir kenarındaki boşluklar özellikle kestane ağaçlarından oluşacak bir koru alanına dönüştürülebilir.
Bir dünya cenneti olarak inşa edilecek bu tesise gelecek bürokratlar, kurum çalışanları, yerli turistler Araklı’ya ve Trabzon’a doyup gidebilir. Dolayısıyla böyle bir tesis, Trabzon’a çok yüksek katmadeğer sağlayacaktır. Resmi kurumlar eliyle doğru, düzgün, kaliteli bir iç turizm yaklaşımına öncülük hatta rol modellik edilecektir. Yöre insanı bu tesiste istihdam edilerek, halkın geçim derdine ciddi bir can suyu sağlanacaktır. Hülasa kamu kuruluşları eliyle insana ve doğaya saygılı bir muhteşem tesis meydana getirilecek; Çamlıca, Ayvadere, Yiğitözü mahallelerinin insanlarına büyük eziyet yaşatan taş kırma ve beton tesislerinin problemleri ortadan kaldırılacaktır. Arazinin kalan kısmında Karayolları Genel Müdürlüğüne bağlı olarak bir yol bakım şefliği meydana getirilmesi de çok faydalı olacaktır. Çünkü böylesi bir şefliğin Araklı’da kurulması, Araklı-Bayburt yolunun inşası ve ihyası açısından da çok yüksek anlam taşıyacaktır.
Şimdi, bu kadar güzel araziyi yüksek katmadeğerli bir kültür ve yaşam projesiyle değerlendirmek varken, bahsedilen araziye yakın yerleşimlerdeki halkı huzursuz edecek, doğayı kirletecek taş ocakları ve beton tesislerinin halka reva olmadığını ve böylesi adımların devlet kurumlarına yakışmadığını ifade etmek isteriz. Bu açıdan Trabzon’un has evlatlarından ve kıymetli bakanımız Sn. Abdullah Uraloğlu’nun samimi istek ve düşüncelerimize dikkat vereceğine inanıyoruz. Bahsettiğimiz muhtemel tesisin Trabzon’a ve Araklı’ya kazandırılmasına çalışacak olan Sn. Bakanımız Trabzon tarihinde iz bırakacaktır. Trabzon’un ile Araklı’nın çehresini değiştirecek, Trabzon’u Türkiye’ye taşıyacak hatta Türkiye’yi Trabzon’a taşıyacak bu kıymetli projeye tüm milletvekillerimizin, Karayolları Trabzon Bölge Müdürlüğünün, DSİ Bölge Müdürlüğünün, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünün, Trabzon Büyükşehir Belediyesinin ve Araklı Belediyesinin de sahip çıkacağını düşünüyoruz.
MEHMET AKİF BAL
Tarihçi-Yazar
Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi
29/02/2024
Hocam çok beğendim.Size küçük bir katkı sunayım.Araklı ilçesinde Kentsel dönüşüm projesi kapsamında ilk olarak TAŞMAK beton işleme tesisleri taş ocağına kaldırılmalı arkasını buna eklenebilir Size çok teşekkür ederim selamlar
A.Celil İSMAİLÇEBİ
02-03-2024 08:32