ARAKLIf ÇAMLICA MAHALLESİNDE TOPLUMA ve ÇEVREYE YAŞATILAN DRAM
Mehmet Akif Bal
Çamlıca Mahallesi, Araklı merkezine sadece beş kilometre mesafede.. Tarihi adı, Osmanlı belgelerinde Tul olarak geçiyor. Mahalle yoğun çay ve fındık üretim alanlarından oluşuyor .Ayrıca çok ciddi bir flora varlığına ve seyirlik bir topografik özelliğe sahiptir. Temiz, ferah ve yaşanılabilirlik kalitesi yüksek olan mahalle, toprağına bağlı ve coğrafyasına değer veren insanların yerleşimidir. Mahallede en az 400 yıllık bir yerleşimin olduğuna dair tarihi belgeler ve işaretler mevcuttur.
Mahallenin eğitimli, nitelikli, kendisiyle barışık, özgüvenli, devleti ile toplumuna saygılı ve etrafına faydalı bir nüfusu var. İş, eğitim, kültür hayatı, akademik yaşam ve devlet bürokrasisinde önemli insanları söz konusu. Vaktiyle Araklı’da önde gelen esnaflardan ve tüccarlardan önemli bir kısmı Çamlıca Mahallesinden yetişmiş. Halen Trabzon ve Araklı esnafları arasında hatırlı bir yere sahip çok sayıda Çamlıca Mahalleli bulunuyor. Yoğun şekilde göç veren mahalle, yaz mevsimlerinde ciddi bir iç göçle karşı karşıya kalıyor ve nüfusu artıyor. Saydığımız bu beşeri zenginliğe rağmen Çamlıca Mahallesi uzun yıllardır taş kırma ve beton tesisleriyle yıpratılmış, bunaltılmış durumdadır. Bu sebeple mahalle halkı, bilerek veya bilmeyerek ama kademeli şekilde yıpratılıyor ve gerdiriliyor. Başka bir ifadeyle, mahalle insanının bam teline basılmaya çalışılıyor.
Durum böyleyken, taş kırma ve beton üretim tesislerine yeni bir tesisin daha eklenmesi için çalışmalar yapılıyor. Bu amaçla bugünlerde, Trabzon Araklı ilçesi Çamlıca Mahallesi 113 Ada ve 131 parselde “Kırma Yıkama Eleme Tesisi ve Hazır Beton Üretim Tesisi” yapılmasına dair planlamanın ilk adımı atılıyor. 27 Şubat 2024 tarihinde, Çamlıca (Tul) Mahallesinin ova kesimine yani Karadere nehri kenarında bulunan sahaya yapılacak bir taş kırma ve beton tesisinin ÇED raporu sürecine halkın katılımın sağlanması, proje hakkında bilgi verilmesi, görüş ve önerilerin alınmasına dair “Halkın Bilgilendirilmesi ve Sürece Katılımı Toplantısı” yapılmıştır. Taş kırma tesisinin yapılacağı sahanın hemen çevresinde yer alan Çamlıca, Ayvadere, Yiğitözü ve Yassıkaya mahallelerinden çok sayıda insanımız toplantıya iştirak etmiştir. Yapılan toplantıda halkın kendisini en güzel şekliyle ve medeni yaklaşımlarla ifade ettiğine şahit olunmuştur. Halkın ifadeleri ÇED raporuyla ilgilenen kurumların temsilcileri tarafından not edilmiştir. Nezaketli yaklaşımlarından dolayı halkımıza ve sabırlı yaklaşımlarından dolayı ilgili kamu kurumlarımızın temsilcilerine teşekkür ediyoruz. İyi niyetli yaklaşımların, kalıcı ve adil bir çözüme kapı açacağına ve her bir kesimin bu şekilde kazançlı çıkacağına inanıyoruz.
Çamlıca (Tul) Mahallesindeki Durum
Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki, yeni bir beton ve taş kırma tesisinin kurulacağı yerde zaten kurulu olan ve çalışmalarını bilfiil sürdüren taş kırma ve beton tesisleri mevcuttur. Saha Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yıllar evvel istimlak edilmiş olup, çeşitli özel kuruluşlar tarafından kiralama yöntemiyle çalıştırılmaktadır. Lakin, mevcut taş kırma tesislerinin kuruluşu sırasında halkın görüşleri hiçbir zaman sorulmamış, halk bilgilendirilmemiştir. Mevcut taş kırma ve beton tesisleri, halen çok rahatsız edici şekilde gürültüye, çevre kirliliğine, Çamlıca Mahallesi ve diğer mahallelere giden tali yollarda araç yoğunluğuna ve trafik tehlikesine, işleyen ağır tonajlı araçlar nedeniyle yine yollarda tahribata ve etrafa akıttıkları sular nedeniyle meskun mahalde yaşayan yayaların geçişine yönelik engellere devam etmektedirler. Mahalle sakinlerinin tüm yetkili kuruluşlara yaptığı şikayetlere rağmen, mevcut tesislerin çalışması durmaksızın devam etmektedir. Mevcut taş kırma ve beton santrallerinin hiç birinin arıtma sisteminin olmadığı da unutulmamalıdır. Yetkili kuruluşlar mevcut problemlere ve şikayetlere henüz ceza kesme dışında esaslı ve kalıcı çözümler bulamazken, yeni kurulacak tesisin kurallara uygun şekilde çalışacağını kim ve nasıl garanti edebilecektir? Yetkili kurumlar halka güven vermek zorundadır. Üç beş kişinin kazancı ve rantı, halkın beklentilerine, eğilimlerine, isteklerine, yaşam kalitesine, çevrenin korunması yaklaşımlarına tercih edilmemelidir. Bu düşüncelerimizle birlikte, yeni tesise dair tespit, görüş, şikayet ve önerilerimizi detaylarıyla ortaya koymak istiyoruz.
Çamlıca Mahallesindeki Problemlere Dair Tespitlerimiz:
Araklı Karadere çayının Araklı Kaşıkçı Köprüsü ile Araklı ilçe merkezi arasındaki kısmı, nehre akıtılan kirli sular nedeniyle halihazırda her gün çamurlu ve boz bulanık akmaktadır. Nehirde balık kalmamıştır.
Araklı Karadere nehri civarında ve Çamlıca Mahallesi sınırları içerisindeki beton ve taş kırma tesislerinin kurulu oldukları alandaki görüntü kirliliği ve Karadere nehrine bıraktıkları kirli sular nedeniyle, Karadere vadi tabanında ve Karadere nehrindeki kirlilik had safhaya varmıştır. Mevcut taş kırma ve beton tesisleri tarafından Karadere çayına akıtılan kirli sular ve atıklar nedeniyle Karadere çayında herhangi bir su canlısına dair belirti kalmamıştır. İnsan yaşamından koparılan Karadere nehrinin etrafında yaşayan canlı türlerinin nehrin suyundan istifade edebilmesi ise artık mümkün değildir. Araklı’nın tertemiz akan ve balığıyla meşhur hatta Araklı ilçesinin temiz su ihtiyacını karşılayan yeraltı sularının menbaı alan Karadere çayı artık Trabzon’daki Değirmendere ve Yomra’daki Şana derelerinin aşırı kirletilme akıbeti ile karşı karşıyadır. Araklı insanının içinde rahatlıkla yüzebildiği bu temiz su kaynağı, içine girilemeyecek bir hale getirilmiştir. Araklı’nın içinden geçen bu çay, kontrolsüzlük ve kişisel menfaatler uğruna insafsızca kirletilmiş olup, Araklı insanının sağlığını tehdit eden bir su kaynağına dönüşmek üzeredir.
Karadere vadi tabanında yüzlerce yılda biriken bereketli alüvyal topraklar, halen Araklı Karadere vadi tabanında yapılacak kaliteli tarımın en büyük güvencesidir. Araklı’daki bu bereketli toprakları taş ve beton tesisleri ile işlevsiz hale getirmek, yöredeki tarım faaliyetlerinin hayat kaynağı olan Karadere çayını kirletmek, geleceğimize ve bizden sonraki nesillere kastetmektir.
Mevcut taş kırma ve beton tesislerinin kurulduğu alanda, Araklı Çamlıca Mahallesinin su ihtiyacını karşılayan su kuyuları yer almaktadır. Özellikle yaz aylarında mahallemizin yoğun şekilde artan ve TİSKİ tarafından istenildiği düzeyde karşılanamayan su ihtiyacı, vatandaş tarafından yapılan ve onlarca yıldır işletilen bu su kuyularından karşılanmaktadır. Su kuyuları olmaz ise, özellikle yaz aylarından çok ciddi bir nüfus yoğunluğuna ulaşan mahallemizin su ihtiyacı büyük bir krize dönüşecektir. Bununla birlikte mevcut tesislerin etrafa yaydığı tüm kirletici yaklaşımlar, mahalle ahalimizin yüksek kıymet taşıyan bu su kaynaklarının doğal depolarını bozmakta, bu kaynakları kirletmektedir. İhtar ediyoruz: Su kaynaklarımıza zarar veren her türlü girişim, bu kaynaklara zarar veren kişi ve kurumların sorumluluğunda kalacaktır. Mahallemizde meydana gelecek muhtemel her türlü sağlık probleminin muhatabı bu kişi ve kurumlar olacaktır. Sağlığımıza kastedilen bir ortamda halkımız sessiz kalmayacaktır, kalmayacağının işaretini de vermiştir.
Mevcut taş kırma tesislerinin çıkardığı gürültü, yoğun toz, ağır tonajlı nakliye araçlarının ağır ekzost kirliliği; mahallemizdeki yüzyıllardır süregelen sakin yaşam kalitesini, hastalarımızın sağlık sorunlarını, öğrencilerimizin çalışma motivasyonunu, tarım alanlarımızdaki ürün kalitesini, trafik güvenliğimizi sıkıntılara sokmaktadır. Bir meskun mahal olan mahallemizin yaşam kalitesi ve geleceği bu tür problemler yüzünden bozulmaktadır. Ağır tonajlı araçlar sebebiyle Yassıkaya ve Kaşıkçı köprülerinin bu trafiği kaldıramadığı da ortadadır.
Özel sektöre ait taş kırma tesislerinin burada uzun yıllardır çevreye ve insanımıza yaşattığı sıkıntılar yetmezmiş gibi Trabzon Büyükşehir Belediyesi de burada yaşananları görmezden gelip, mevkideki kirliliği ve yoğunluğu had safhaya vardıracak bir beton tesisi inşa etmiştir.
Yöremizin geleceği turizmdedir. Doğa ve tarih turizmi, bir dünya cenneti olan Araklı’ya yüksek bir gelecek vaad etmektedir. Araklı insanının geleceği turizmdeyken, çevreye kirlilik ve yüksek gürültü yayan ve yayacak olan bu tür tesislerin turizm geleceğinde bir yeri olabilir mi? Turizm geleceğine faydası olabilir mi? Uygun olmayan bir yerde yapılan bu işler Trabzon’un ve Araklı’nın turizm geleceğine kastetmek değilse nedir?
Mevcut taş kırma tesislerinin mahalle insanımıza ve özellikle Kanlar mevkii ve Yiğitözü Mahallesi insanlarına yaşattığı gürültü ve toz dayanılmaz bir hal almıştır. Mahallelerdeki insanımızın yaşam kalitesi bozulmuş, pek çok insanımız yerini yurdunu terk etmek durumunda bırakılmıştır.
Taş kırma tesislerinin etrafında bulunan tarım alanları yani çay ve fındık bahçeleri yoğun toz altındadır. Halkımızın tek geçim kaynağı olan tarım alanlarında yoğun ve gözle görülebilir şekilde kirlenme ve kalite düşüşü söz konusudur.
Taş kırma ve beton tesislerinin kurulduğu zemin, akifer dediğimiz doğal yeraltı su kaynaklarının ve depolarının olduğu yerlerden biridir. Zor zamanlar için de temiz tutmamız gereken bu suların kaynakları sürekli olarak kirletilmektedir. Bu durum aynı zamanda bir milli güvenlik problemidir.
Taş kırma tesisleri, uzun yıllardan beri mahallemizin vadi kesimindeki çakıl zemini boşaltmış ve işleyerek mıcıra dönüştürmüştür. Ortaya çıkan boşluklar ise yakın zamanlara katı atıkla doldurulmuş ve kapatılmıştır. Yani organize bir çalışma ile çevreye büyük bir kirlilik yaşatılmıştır. Bu durumun tüm fotoğraf ve görüntü kayıtları mevcuttur. Kayıtlar ilgili kurumlarda da vardır. Görüleceği ve anlaşılacağı üzere zaten yıllardır taş kırma ve beton tesisleriyle perişan edilmiş çevre, yeni tesislerle tamamen hayattan koparılacaktır.
Çamlıca Mahallesindeki Problemlerin Çözümüne Dair Tekliflerimiz:
Mahallemizdeki tüm beton ve taş kırma tesisleri, yeraltındaki ve yerüstündeki temiz su kaynaklarını alenen kirletmektedirler. Bu sebeple taş kırma ve beton tesisleri, temiz su kaynaklarından uzak tutulmalıdır.
Taş kırma ve beton santralleri yaydıkları yüksek gürültü ile insanımızın yaşam kalitesini, ruh sağlığını, hastalıklarındaki iyileşme süresini, öğrencilerimizin eğitim kalitesini derinden ve olumsuz şekilde etkilemektedir. Vaziyet esasen bir insan ve çevre hakkı ihlaline yol açmaktadır. Bu sebeplerle taş kırma ve beton tesislerin yerleşim yerlerine yakın mesafede kurulmaması gerekir.
Taş kırma ve beton tesisleri ile diğer sanayi tesisleri, ülkemiz tarımı için gelecek vaad eden alüvyal arazilerden uzakta inşa edilmelidir. Bu esasen milli bir davranıştır.
Taş kırma ve beton tesisleri, mahallemizde yüksek kıymet taşıyan fındık ve çay bahçeleri ile vatandaşın meyveliklerini, sebze bahçelerini çok yönlü olarak, görünür ve görünmez şekilde etkilemektedir. Mahallemizdeki tarımsal kalite ve bereketin tekrar geri getirilmesi sağlanmalıdır.
Taş kırma ve beton tesisleri, yaydıkları yüksek gürültü ve kirletici malzemeler nedeniyle yaban hayatını bitme noktasına getirmiştir. Yaban hayatı, insan hayatının devamlılığı açısından hayati önemdedir.
Çevresel kirlilik ve özellikle taş kırma tesislerinin yaydığı yoğun toz nedeniyle, mevkideki tarımsal üretim amaçlı flora dışındaki flora çeşitliliği de büyük zarar görmektedir. Yöresel bitkilerin devamlılığı açısından adımlar atılmalıdır.
Karadere çayının Araklı’dan Kaşıkçı köprüsüne kadar olan kısmında güvenliği ve kontrolü sağlayacak hiçbir kamera sistemi yoktur. Tüm bu kayıtsızlığa ve şikayetlerimize rağmen, bir kontrol mekanizması olacak olan kamera sistemleri ilgili bakanlık tarafından acilen kurulmalıdır.
Halk huzursuz edilmemelidir. Halkın şikayetleri ve beklentileri ötelenmemelidir. Yanlış tespitler ve politikalar yüzünden halk ile devletin arasının açılmasına sebep olunmamalıdır. Baki olan halktır, çevredir, tabiattır, birlikte yaşadığımız diğer canlılardır. Sorumlu ve yetkili makamlar bu gerçekleri dikkate almalıdır.
Beton ve taş kırma tesislerinin nehre akıttığı kirli sular ve atıklar, Karadere nehrinde yerel canlı türlerini tamamen yok etmek üzeredir. Karadere nehri yaşatılmalıdır. Yüce Yaradanın bize emaneti olan bu tabiat, kişisel rant uğruna harcanmamalıdır. Karadere nehri tekrar eski temiz haline kavuşturulmalıdır.
Karadere nehrinin suyu, Araklı’daki akifer denilen yeraltı sularının da kaynağıdır. Yeraltı sularının korunması bir milli güvenlik politikasıdır. Tatlı su kaynaklarımızı hem bugün hem de yarın için bir milli güvenlik hassasiyetiyle temiz tutmak durumundayız. Küresel iklim problemlerinin giderek kendisini hissettirdiği bir zamanda, tarım vasfı olan topraklarımız ile yer üstü yeraltı kaynaklarımızı hassasiyetle korumak durumundayız. Karadere vadi tabanındaki temiz sular, Araklı’nın hem tarımsal üretim hem de su kaynakları noktasındaki geleceğidir. Yapılacak yanlışın geri dönüşü yoktur. İlgili kurumların Trabzon Değirmendere ve Şana deresine ve çevresine yaşatılan çevresel ve rantsal zulmü unutmaması gerekir. Bu hal devam ederse Araklı Karadere’ye de aynı akıbet yaşatılacaktır.
Ülkemize yöremizde yüksek katmadeğer sağlayacak olan yatırımlar günümüz itibarıyla tarım ve turizmdir. Taş ocakları ve beton santralleri çoğunlukla kişisel kazanç kapısıdır. Tarım ve turizm ise toplumun geleceğidir. Gazi Mustafa Kemal’in, “Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terkedilemez” veciz sözü tam da bu durumu izah eden bir yaklaşımdır. Toprağımız kutsal ise, o halde kişisel rant uğruna kutsalımızı feda etmeyeceğiz.
Mahallemizin vadi tabanında kurulan tüm bu tesisler kaldırılmalı ve devlete ait olan bu alan yine devlet tarafından tüm Karadere vadisini kapsayacak şekilde tarım organize sanayi bölgesine veya tüm toplumun istifade edeceği temiz bir hale dönüştürülmelidir. Böylesi projeler Araklı’nın ve Trabzon’un geleceğidir. Kurumlar, ülkede kimin geleceğinin önemli olduğuna hızla karar vermelidir.
Mevcut hükümetimiz; yaşanan ağır salgınlar karşısında daralan üretimi artırmak için yeni tarım alanlarını üretime açarken, projeler geliştirirken, tarım alanlarını koruma altına alırken, Araklı’da yüzlerce yılda oluşmuş Karadere vadi tabanındaki ve hemen çevresindeki kadim tarım alanları niçin koruma altına alınmaz hatta çevreye dost olamayan projelerle heba edilmek istenir? Bu konuda ilgili kurumları, Sayın Cumhurbaşkanımızın yaklaşımlarına davet ediyoruz. Bundan sonra artık sorumluluk tüm ilgili kurumlardadır.
Dünyanın gelişmiş toplumları ve ülkeleri, tarım alanlarını yüksek hassasiyetle koruma altına alırken, temiz su kaynaklarını milli politikalarla korurken, bizler Karadere vadisindeki tarihi tarım üretim alanlarını ve temiz yeraltı ve yerüstü su kaynaklarını korumak hatta tescillemek için niçin hareket etmiyor ve niçin yanlış kararlar alıyoruz? Kurumlar sorumluluk alarak Araklı Karadere’deki düz tarım alanlarını ve su kaynaklarını korumak gibi bir evrensel ve milli yükümlülüğe sahip olmak zorundadır.
Mahallemiz sınırları içinde kurulan taş kırma ve beton tesislerine ait araçların oluşturduğu trafik sonucunda yollarımızda meydan gelen tahribat ve kirlenme, yayalarımızın mahallemize ait ana yolu kullanma imkanını ortadan kaldırmaktadır.
Mevcut taş kırma ve beton tesisleri, bu sektörün ana hammadde kaynağı olan taş ocaklarına yakın yerlerde kurulmalıdır. Konudan sorumlu kurumların bu gerçeğe göre hareket etmesi gerekir. Problemin çözümüne dair en esaslı adıma bu noktadan başlanılmalıdır. Adil olan da budur.
Sonuç:
Öncelikle bilinmeli ki, Çamlıca Mahallesinin Karadere çayı kıyısındaki arazileri tarihi alüvyal tarım alanlarıdır. Karadere çayının etrafı, yeraltındaki temiz su kaynaklarının toplandığı mevkilerdir. Çamlıca Mahallesi ve etrafındaki mahalleler yoğun nüfusun yaşadığı meskun mahallerdir. Yüzlerce yıldır tarımsal amaçlı kullanılan bu alüvyal zeminli alanın öncelikle tarım amaçlı projelendirilmesi ve çevresindeki diğer tarım alanlarının acilen koruma altına alınması bir milli hassasiyet gerektirmektedir. Tüm kurumlarımızdan bu konuda milli hassasiyet beklediğimizi, taş kırma ve beton tesislerinin çok uzun süredir ve halihazırda mahallemize çok farklı yönlerden büyük zararlar verdiğini, kurulacak yeni bir tesisin bu zararı artırmaktan başka hiçbir anlamının olmayacağını ifade ederek, bırakın burada yeni tesis kurmayı, mevcut taş kırma ve beton tesislerinin buradan acilen kaldırılarak taş ocaklarına yakın yerlerde kurulmasını milli ve toplumsal menfaatlerimiz açısından talep ediyoruz.
MEHMET AKİF BAL Tarihçi-Yazar
Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi
28/02/2024
Yorum Yazın