MENU
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • YEREL HABERLER
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • ETKİNLİK TAKVİMİ
  • BİYOGRAFİLER
  • E-GAZETE
  • RÖPORTAJLAR
  • GAZETE MANŞETLERİ
  • TAZİYELER
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • İLETİŞİM
  • Foto Galeri
  • Web TV
  • Yazarlar
  • E-Gazete
  • Anketler
  • Nöbetçi Eczaneler
  • Firma Rehberi
  • Seri İlanlar
Araklı Arı Haber
DOLAR29.4457
EURO32.7195
GR ALTIN1964.9
ÇEYREK3232.3
Trabzon
Araklı Arı Haber
Araklı Arı Haber
  • ARAKLI
  • GÜNDEM
  • SPOR
  • SAĞLIK
  • KÖYLER
  • SİYASET
  • BÖLGESEL
  • YAŞAM
  • KÜLTÜR SANAT
Kapat

ASIRLAR GEÇTİ ÇÖZEMEDİK?...

Ana SayfaYazarlarYunus Çakır
06 June, 2022, Monday 11:31
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt

            İslam coğrafyasının buhranlarla yoğruluyor olması üzüntüsü içinde bir eğitim ve öğretim yılına daha girmiş bulunuyoruz. Karanlığın koyu olması aydınlığın işareti olduğu gibi inşallah bu buhranlarda İslam dünyasının kurtuluşunun işareti olur. 

 

           İslam coğrafyasının asırlardan beri buhranlarla yoğrulmasının birçok sebebi vardır. Bunlardan biri de eğitim ve öğretimdir. Ülkemizde İmparatorluk döneminde İslami ve fenni ilimlerin bir arada verildiği eğitim müessesesi olan Medrese, cumhuriyetle birlikte yerini mektebe bırakınca, mektep Avrupa modelini esas aldı.  Avrupa taklit edilmeye, yeni ilimler okutulmaya başlandı. Ancak ilim sevgisi aşılanmadı. Âlimin üstünlüğü telkin edilmedi. Teknik putlaştırılıp tekniğe bağlı değerler millet kültürünü ortadan kaldırmaya yöneldi. Yükselme ve ilerleme temel esas olarak kabul edilmesi gerekirken batının ahlak anlayışı isim değişikliği ile servis edilip ruhları huzura kavuşturan iman cevheri yerine madde yerleştirildi. Fikir yok edilip, iradesiz, sorumluluktan kaçan, kutsal görevleri hiçe sayan yeni bir nesil oluşturuldu. Böylece batı medeniyetine tam uyum sağlanamazken, İslam medeniyetinden de uzaklaşan çarpık bir anlayış ortaya çıktı.  

 

          Milli değerlerle bütünleşmesi gereken milli eğitim Fen ve Tekniğe yöneldi.  İlk, Orta ve Yükseköğretimde ahlaki kültür geriledi.  Fen ve teknik alanda da bir ilerleme kaydedilemedi.  Edebiyat, Tarih, Felsefe ihmal edildi. Edebiyat edebi bilgi ve değerler olmaktan çıkartılıp birkaç vezin ve ölçüye; tarih, tarih bilinci verme yerine kronolojiye; Felsefe ise düşünce ve akıl yürütme yoluyla gerçek bilgiye ulaşma anlayışını kazandırma yerine siyaset sarmalına terk edildi. Ahlaki erdemleri ön plana çıkartan tasavvuf yok edildi. Mevlanalar, Yunus Emreler, Ahmet Yeseviler, Hacı Bektaşiler kaba beden hareketleriyle Şaman anlayışına dönüştürüldü.

 

           Kapitülasyonların yadigârı yabancı okullarla milli eğitim itibarsızlaştırılıp milli olan ne varsa alay edilmeye başlandı.  Ülkemizde açılan başta Galatasaray Lisesi olmak      üzere İngiliz, Amerikan, Fransız, İtalyan, Alman, Ermeni…, ve Yunanistan okulları bunu tetikledi. Bu okullar ve yine batının güdümündeki görsel ve işitsel medya batı irfanına açılmış pencere adı altında İlkokuldan üniversiteye dilde, dinde, sanatta, edebiyatta, düğünlerde, şarkılarda, çocukların oyunlarına varıncaya kadar her şeyde milletin örf ve adetlerinde yaşayan milli kimliği kaybettirmeye çalıştı. Bunda da başarılı oldu. 

 

           Böyle mi olmalıydı? Ülkemiz başta olmak üzere İslam coğrafyası, öz kültüründen, tarihinden değerlerinden uzaklaşıp batıya mı yönelmeliydi? Batının değerlerini mi ön plana çıkarmalıydı? Batı mı İslam dünyasına yön vermeliydi?... Tabiî ki hayır. Olması gereken; fizik, metafizik ve ahlak prensiplerini Kur’an’dan alıp, Peygamberi(sav) metodla, Sahabe, Tabiin, Tebe-i Tabiin… ve bu çizgiyi takip eden nesillerle çağlara ulaşıp “Hikmet(İlim) mü’minin yitik malıdır onu nerede bulursa alır” anlayışı ile fen ve teknikte ilerleyen, dinini, dilini, tarihini, kültürünü bilen, dünyayı huzura kavuşturacak medeniyeti kuran bir anlayışın oluşturulması olmalıydı.  

 

           Dilimiz bozuldu. Dinimiz hurafelerle dolduruldu. Sanatımız yıkıldı. Siyaset insan yönetme sanatı olmaktan çıkartılıp insanları aldatma sanatı haline getirildi. Devlet idealizmi Alparslan, Fatih, Yavuzlardan alınma yerine Amerika’dan, İngiltereden, İtalyadan… Alınmaya başlandı. Millet ruhu ile bağları kopartılan okul fabrikaya usta yetiştirir hale geldi. Ruhlar desteksiz bırakılıp Allah’ın Kitabını ruhlarına kuvvet kaynağı yapma yerine seslerine sermaye yapan din temsilcileri türetildi. 

 

            Cemiyetin ruhi idaresinin sahibi olan Muallim kültür veren kafaları işleten adam olma yerine gençlere bilmediklerini öğreten bir nakil aracı oldu.  Kendisine emanet edilen genç ruhları kendine has örsü üzerinde döverek işleyen bir sanatkâr, ruhların mürşidi, hayatın nazımı ve istikbalin en emin kefili olmaktan çıkarılıp Necip Fazılın ifadesiyle hokkabaz haline getirildi. Aile içinde kuvvet ve birlik yok edilip fertte ruhi sarsıntıların sürekliliği sağlandı.

 

            Devletleri kuran da yıkan da muallimdir. Muallimi hor görülen milletler düşmüş, muallime değer veren milletler yücelmiştir. Medeniyetler muallimlerin eseridir. İslam medeniyetinin ilk muallimi Peygamberimiz devleti mektep haline getirmiştir. Daha sonra ayrılan bu ikili devlet adamını muallimin denetimine verince ilerlemiş, muallim devlet adamının denetimine girince çökmüştür. En bariz örneği İmamı Azamı zindanlara mahkûm eden Abbasiler ve yıkılışıdır.

 

           İstilalarla Anadolu ya yerleşen oğuzlar Nizamiye Medresesi ile ilme verdiği önemi Osmanlıya taşımış, Osmanlı da şehzadelerini muallimlere teslim ettiği sürece yükselmişti. Dünyayı önünde diz çöktüren Osmanlı hocasına itaati en büyük erdemlerden saymıştı. 17. Asırdan sonra hocasını itaate zorlayıp ilim ve şeriatı gaye değil vasıta yapınca da çökmüştü. Çöküş devam ediyor.

 

            Bize düzeni kuracak, bizi gerçek değerlerimize, kendi ruhumuza kavuşturacak, her hareketimizin ahlaki değeri olduğunu tanıtacak, hayâya hayran gönüller, insanlığı seven temiz yürekler, vicdanlarımıza her an Allah’ın Huzurunda yaşamayı öğretecek Muallimler lazım. Bir de bu muallimlerin istihdam alanı mektep.

 

      Mektep öğrenme yeridir. Asıl mektep hayat mektebidir. Hayat mektebi çok gayeli eğitim kurumunun mektebi ise tek gayeli eğitim yapar. Çocuğa her şeyi öğretmeye kalkan mektep bedbaht ve ruhlara istikamet vermekten uzaktır.

 

             Bir diğer mektep ailedir. İslami bir ailede yaşayan genç Allah’a götüren yolu kalp âleminde keşfeder. Allah’a götüren yolu kalp âleminde keşfedemeyen genç  aile mektebinden yoksun demektir. Aile: Dinin, dilin, ahlakın, örf ve adetlerin, seciye ve karakterin, sevgi ve saygının, sabır ve şefkatin... Mektebidir. 

 

             Din ve devlette bir mekteptir. İnsanın bütün hareketlerini düzenleyen din, yarının devlet büyüklerini yetiştiren de bugünkü devlettir.

 

             Hayatta mektep olmayan bir alan yoktur. Eğitim kurumlarının yanı sıra her alan bir eğitim merkezidir. Ya iyi yönde veya kötü yönde eğitim verirler.

 

             Bugünkü haliyle mektep ilkokuldan üniversiteye manadan uzak belli bilgileri genç dimağlara yükleyen teknoloji cihazlarıyla donatılmış lüks mekânlar olarak karşımıza çıkıyor. Oysa mektep manaya yükseliş, birliğe yöneliş, ruhani ve ilahi bir koku yayan, aşkın beslediği, medodlu düşüncenin yaşattığı bir disiplin olmalıdır. Bu mektebin ana kaynağı da Kur’andır.

 

             Düşünerek girilen kapı sınıf kapısıdır. Dünyada hiçbir fetih, kaderin sırrına vakıf olanlar için, sınıf kapısını açmak kadar şerefli ve zor değildir. Çünkü bu kapı istikbale ümit kapısıdır. Çünkü bu kapı millet olma kapısıdır. Fetihlere, medeniyetlere, insanlığa hizmete ya da yok olmaya, zillete açılan kapı bu kapıdır. Bu kapıyı açanlara duyurulur.

 

           İstediğimiz eğitim ve öğretim anlayışına kavuşup dünyaya hak ve adaleti hâkim kılacak nesilleri yetiştirme ümidiyle nice yarınlara inşallah.

YUNUS ÇAKIR

                                                                                                                              

Yunus Çakır

    iletişime geç

    Yunus Çakır

    Köşe Yazarları
    Mehmet Akif Bal
    Mehmet Akif Bal İşgalden Kurtuluşun 107. Yılında Araklı
    Hüseyin Çakır
    Hüseyin Çakır Mesajınız Var Asırlık Bilge Fuat Sezgin'den
    Prof. Dr. Hasan Genç
    Prof. Dr. Hasan Genç Sorumlular Elini Taşın Altına Sokmalı
    Ramazan Uzun
    Ramazan Uzun Ben belediye başkanı olsam
    Yusuf Genç
    Yusuf Genç Araklı'nın geleceği için ön plana çıkan isimleri değerlendirdik
    Bizi Takip Edin
    Facebook
    Twitter
    Instagram
    Youtube
    Araklı Arı Haber
    KünyeGizlilik PolitikasıRSSSitemapSitene EkleArşivİletişim
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDINYOUTUBE

    Araklı Arı Haber 2023