Allah’ın Kur’an’da zikrettiği, Kur’an-ı Kerim’in kendisinde indirildiği, içerisinde bin aydan daha hayırlı bir geceyi barındıran evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennem azabından kurtuluş olan Ramazan Ayı, göz açıp kapama gibi uçup gitti.
Geçen yıl Ramazan Ayına ulaşıp orucunu tutan, teravihini kılıp, zekât ve sadakasını veren, Ramazan’ın feyiz ve bereketinden istifade eden ancak bu Ramazana kavuşamayan insanlar oldu. Bunun aksine Ramazan’ın feyiz ve bereketinden hiç istifade edemediği halde dünyaya veda edenler de oldu. Kim bilir belki bizlerde önümüzdeki Ramazan Ayına kavuşmadan dünyaya veda edenlerden olacağız. Dünya ile ilgili çok planlar yapıyoruz ancak hepsi yarım kalacak. Ömrümüz ne kadar uzarsa uzasın, dünya ile ilgili planlarımız ne kadar büyürse büyüsün, dünyanın tamamı da bizim olsa yine de dünya planları bitmeyecek ve bir gün yarım kalacaklar. Öyleyse gelin dünyadan daha hayırlı olan ahireti öne alalım. Nasıl mı? Peygamberimiz(sav)in yaptığı gibi. Peygamberimiz elindeki bütün imkânları ebedileştirdi. İmkânlarını hep Allah Rızasına ve ümmetin kurtuluşuna yönlendirdi. Böyle yapmakla dünyadan ihtiyacı kadar faydalandı. Dünya ihtiyacı dışındakini ebedileştirdi. Peygamberin yolundan gidenlerde öyle yaptılar. Akılda bunu gerektirir.
Dünya ne tamamına Allah’ın hükmüyle hükmeden Hz. Süleyman’a; ne de tamamına hükmedip ilahlık iddiasında bulunan Firavuna kalmış. Bize de kalmayacak. Kimler geçmedi ki dünyadan. Hz. Âdem’den bugüne sayılarını bilmediğimiz on binlerce Peygamber, onların ümmetleri, helak olanlar, felaha erenler… Peygamberlerine itaat edenler, isyan edip peygamberlerini öldürenler… Daha neler neler… Kur’an-ı Kerimin anlattıklarını biliyoruz. Peygamberimizin bildirdiklerinden haberimiz var. Ya bildirilmeyenler… Tarihin derinliklerinde olup bitenleri bütün ayrıntıları ile mahşerde, hesap gününde, Teğabün(Kazanma- kaybetme) gününde görme imkânımız olacak. Öyle bir gün ki hiçbir şey fayda vermeyecek ancak ameller zerreleriyle tartılacak. Zerrelerin tartıldığı terazi orda görülecek. Diri diri toprağa gömülenlere orda sorulacak…
O günün iyi düşünülmesi ve o güne iyi hazırlanılması lazım. Her gün etrafımızda doğanlar, her gün musallaya konanlar, sararıp dökülen yapraklar, yağan yağmur, inen karlarlar, ağaran saç, bükülen bel, solan yüz, yorulan ayak, ağırlaşan kulaklar… Bize hesap gününü hatırlatıyor. Allah’ın Ayetleri ve Resulünün sünneti de kıyametin dehşetini bize hatırlatıyor. Bunlardan üzerimize düşen dersi alıp Ramazan Ayından ne kadar istifade ettiğimize de bakmalıyız.
Bir sonrakine kavuşma garantisi olmayan Ramazan Ayının kalpleri saran güveninden, ruhları okşayan dirilişinden, karanlıkları kovan güneşinden, müminlere olan rahmetinden, yoksullara uzanan elinden istifade edebildikse… Nefsi terbiye eden orucu, geceyi bereketlendiren teravihi, dili konuşturan Kur’an’ı, serveti temizleyen zekâtı, iftar sofrasında kabul olunan duayı, seher ve sahurları ihya edip inançları uğrunda işkenceye tabii tutulan kardeşlerimiz için uykumuzu terk edebildikse inşallah Ramazan Ayının feyzinden, rahmetinden, bereketinden istifade etmişizdir.
Taşların, ağaçların, ellerin, ayakların, kuşların, meleklerin… Şahitlik yapacağı gün ibadetler de şahitlik yapacaktır. Ne mutlu ibadetlerinin lehinde şahitlik yapacaklara ve ne mutlu ibadetleriyle imanını kemale erdirip Firavunun eşi Asiye gibi bana cennette bir ev yap ve beni zalimlerden kurtar diye dua edip cennetteki evini göre göre ölüme gidenlere. Ne mutlu Ramazan Orucunu imanla ihlasla tutup geçmiş günahlarını affettirenlere. Ne Mutlu Allah anılınca kalpleri titreyip Allah ve Resulüne tam teslim olarak azabından korkup rahmetini umanlara.
Ümmetin huzur dolu bayramlara kavuşması temennisiyle hayırlı bayramar
03.06.2016
Yunus ÇAKIR