Ey Türkiye’m! Nazlı ülkem benim. Irmağının o akışına şairlerin kurban olduğu nazlı ülkem benim. Gönderinde Ay-yıldızlı bayrak dalgalansın diye, ovalarında kuzular melesin diye, okullarında öğrenciler aydınlansın diye, Kur’an kurslarında hafızlar bülbül gibi ötsünler diye, denizlerinde gemiler yüzsün diye, göklerinde kuşlar özgürce süzülsün diye, fabrikanda işçin üretsin diye, tarlanda çiftçinin yüzü gülsün diye, bağrında milletin alnı ak yüzü pak yürüsün diye, hatta gayrimüslimlerin emin bir beldede barınsın diye 1071’den beri toprağına santim santim gül yüzlü şehitler verdik.
Yüzünü; şehitlerin al kanlarıyla boyadık. Zaman zaman nehirlerin; rengini şehitlerin al kanından aldı. Yeşil akan nehrin de oldu kızıl akan nehrin de. Sen o mübarek şehitleri şefkatle bağrında saklarken, o şehitler de senin ve üzerindeki aziz milletin alnını ak, yüzünü pak, bahtını açık etti. Ve bugün ülken bir noktaya geldi. Türk milletinin önüne yüz yılda belki bir daha gelmeyecek fırsat sunuldu.
Eğer bazı alınganlıkları bir kenara bırakıp, bir kısım kırgınlıkları, başa gelen bazı olumsuzlukları bağrımıza taş basıp; kızılcık şerbeti içip bir kenara bırakmazsak; duygusallığımızın etkisiyle bu şansı kaçırmış olabiliriz. “Aziz Türkiye’miz her şeyden önemlidir” deyip EVET mührünü Türk tarihinin sırtına vurmalıyız. Bu referandum; Türk milletinin önünü açacak ve bir daha çakallara yem ettirmeyecek önemli bir tercihtir.
Referandumun ehemmiyetini anlamak için; Almanya’nın, Hollanda’nın, Belçika’nın tavır ve davranışlarına bakmamız yeterlidir. Artık bu sefer Hasan, Hans’tan önce liderini anlayacaktır. Sözün kısası; her şey ayan beyan ortada.
ALİ İHSAN ÖZTÜRK
MART 2017