15 Eylül 2014 tarihinde bir eğitim ve öğretim yılına daha merhaba diyoruz. Herşeyden önce bütün muazzez öğretmenlerimizin ve sevgili öğrencilerimizin yeni yılını tebrik ediyor, üstün başarılar diliyorum.
Yaklaşık kırk yıldan beri eğitim ve öğretimi öyle veya böyle takip ederim. Bu sektörün sorunlarının bu kadar azaldığını ilk defa görüyorum. Yine de sektör bir kısım sorunu bünyesinde taşıyor. Tabi ki bunun birçok sosyo-politik, ekonomik ve siyasal nedenleri vardır. Türkiye gibi sağlam gelenekleri olan asil bir devletin eğitim politikaları çoktan oturmalıydı. Ve şimdi de eğitilmiş, kaliteli, pozitif ve manevi ilimlerle donatılmış idealist bir neslin ayak seslerini duymalıydık.
Bu aziz milletin Müslüman evlatlarını; uyuşturucu, içki, sigara, alkol, bonzai, tiner ve bali sahnelerinde görmek bizleri derinden yaralıyor. Bu millet bunu hak etmiyor. Eğitimin gayesi; millet evlatlarını milli ve manevi değerler ışığında bütün ilim dallarıyla donatarak yarınlara hazırlamaktır. Gezi eylemlerinde devletine ve hükümetine isyan eden, baş kaldıran, önüne çıkan herşeyi yakıp yıkan neslin bizim okullarımızdan mezun olduğunu hepimiz biliyoruz. Kendi polisini, vatandaşını öldüren, ülkesinin kaynaklarını hunharca harcayan bir neslin; arızalı olduğunu hepimiz kabul ediyoruz.
Bu sorunların halli için devlet, millet, eğitim camiası, aileler ve öğrenciler hiyerarşik bir şekilde çalışma disiplinine girmelidir. Bir yandan “ iyi bir nesil yetişiyor, ne yapalım hepsini iyi yapamayız; ” demeden bütün öğrencilerimizin kalitesini artırmak için var gücümüzle çalışmalıyız. Burada işin öznesi de yüklemi de sevgili öğretmenlerimizdir. İşin ağırlık merkezini onlar oluşturmaktadır. O vefakar ve fedakar öğretmenlerimiz üçüne, beşine bakmadan ibadet aşkıyla hayırlı bir neslin yetişmesi için çalışmalıdırlar. Belki bizler, veya devletimiz öğretmenlerimizi yeterince tatmin edemiyordur. Ama onlar öyle şerefli bir iş yapıyorlar ki, onları Rabbimiz mükafatlandıracaktır. Çünkü bu ülkenin mühendisi, avukatı, hakimi, ekonomisti, doktoru, esnafı, işadamı, din adamı tamamen öğretmenlerin tedrisatından geçiyor. İşte bu yüzden onların işi çok kutsal, kendileri de çok mübarektir.
Bence eğitim ve öğretim sektöründe yapılan en güzel vazife öğretmenliktir. Her öğretmen eğitimcidir, ama her öğretmen idareci değildir. Yönetici ve idarecilerin de büyük emeklerinin yanında, mutfakta çalışan öğretmenlerdir. Öğrencilerimizin ufkunun açılmasında, hayata hazırlanmasında, idealize edilmesinde, şekil almasında öğretmenlerin fonksiyonu çok büyüktür. Eğer istenecek, arzu edilecek ve uğrunda mücadele edilecek bir makam varsa; o da öğretmenlik makamıdır.
Bu vesile ile sözlerime son verirken, eğitim ordumuzun her kademesinde hizmet veren büyüklerimi saygı ile selamlıyor, her birine üstün başarılar diliyorum. Öğrenci kardeşlerime de başarılarla dolu bir yıl diliyorum. Ne mutlu aydınlık ve büyük Türkiye için var gücü ile çalışanlara… Karanlık bir dönemi sizler aydınlatacaksınız.
Milletin Notu: İstiklal Marşı’mızı kasetten değil, yürekten okuyan nesiller istiyoruz.
ALİ İHSAN ÖZTÜRK
Eylül 2014