Şanlı Mehmetçiğimizin güney sınırımızı terör unsurlarından temizleme ve kirli tezgâhları bozma harekâtı gün be gün ilerliyor. Bu toprakları yurt kılmak için bugüne kadar ülke nüfusu kadar şehit vermiş olan bu aziz millet, yine aynı uğurda nice koç yiğitlerini gözyaşları ile şahadete uğurluyor. Yürekler yanıyor, analar evlatsız çocuklar yetim kalıyor ama herkesin dilinden aynı cümle dökülüyor “Vatan Sağ Olsun”. Çünkü bu millet “Bebem anasız büyür lakin vatansız büyüyemez” diyen Nene Hatun ruhunu her dem diri tutuyor. Allah bu inanç ile en dayanılmaz acılara dahi “Vatan” davası uğruna katlanan bu milletin ordusunu galip, Mehmetçiğini muzaffer eylesin.
Hal böyle iken; kara propaganda yapmaya çalışarak, inandığı değerler uğruna can vermeyi şeref sayan bu milletin şanlı ordusunu işgalci göstermeye çalışan terör sevicilere insan ne diyeceğini bilemiyor. Bugünkü refahlarını, işgal ettikleri coğrafyaları sömürge haline getirmelerine ve o coğrafyalarda yaşan masum insanların dökülen kanlarına borçlu olan mazisi karanlık Avrupa Birliği ülkelerinin; huzuru, normalleşmeyi ve ülkemizin bekasına tehdit oluşturacak oluşumları ortadan kaldırmayı amaçlayan bu harekâta işgal yaftası yapıştırma gayretleri, “Zeytin Dalı” nı hazmedemediklerini gösteriyor. Bundan sebep bugüne kadar besleyip büyüttükleri terör örgütlerinin kendi sokaklarında her türlü propaganda yapmalarını destekliyor, gurbetteki Türk lokallerine, derneklerine ve camilere yapılan menfur girişimleri görmezden geliyorlar. Boyunlarına astıkları paçavralarla gerek ulusal meclislerinde gerekse birlik meclislerinde terör örgütü yandaşlığı yapmaktan ve “Afrin Yalnız Değildir” diyerek terör örgütlerine kalkan olma çabalarından geri durmuyor.
Suriye’de iç savaşın başla(tıl)dığı günden bu yana varil bombalarının altında can veren çocukları, kimyasal silahlarla katledilen masum insanları, zulümden ve katliamdan kaçarken boğulup kıyıya vuran bebekleri görmeyen sözüm ona demokrat AB ülkeleri; her fırsatta Afrin’de sivil kayıplar söylemi ile ülkemizi ve tırnağı dahi olamayacakları şanlı Mehmetçiğimizi zan altında bırakma çabası içerisinde yer alıyor. Kişi, kendinden bilir işi demiş atalarımız. Harekâtın amacının ve kapsamının ne olduğunu çok iyi bildikleri halde, asırlık planlarına ters düştüğü için böyle bir sidik yarışı içerisinde yer alıyor olmaları bizi şaşırtmıyor lakin kendini bilen önce geçmişine bakar da ondan sonra konuşur. Tarihe bakıldığında bu devletlerin mazileri işgallerle ve katliamlarla dolu olduğu için, şanlı devletimizi kendi genlerinde yer alan zalimliklerle itham etmeye çalışıyorlar. Oysa harekât ilerledikçe bölgedeki insanların; çocuklara şeker-bisküvi dağıtan, başlarını okşayıp onları seven, üşüyen bir çocuk gördüğünde kendi parkasıyla saran, kendi yiyecek olduğu istihkakını yöre insanları ile paylaşarak bölüşmeyi seçen ve göğsünde ay-yıldız taşıyan askerlerimizin yanında ne kadar güvende hissettikleri kameralara yansıyor. Bir yanda kara propaganda, bir yanda dünyaya insanlık dersi veren, zalime korku mazluma umut olan kutlu bir yürüyüş sergileniyor.
Bugün Afrin için işgal endişesi taşıdığını ifade eden devletlerin işgalleri ve katliamları sıralanmaya kalksa, liste uzayıp gider. Cezayir’i işgal eden ve 1.5 milyon masumu katleden Fransa, işgal ettiği Kongo’da 10 milyon insanı katleden Belçika, işgal ettiği Etiyopya Somali ve Libya’da 1 milyon kişiyi katleden İtalya, Hindistan Avustralya ve Ortadoğu’da milyonlarca insanı katleden İngiltere, katliam sicili en kabarık olan ve 1933-45 yılları arasında 21 milyon insanı katleden Almanya…
İşgal, katliam ve soykırımın mucidi olan bu devletler; gittiği her yere hoşgörü, adalet ve merhamet götüren bu müstesna milletin ordusuna işgalci yaftası yapıştırmaya çalışacak, sivillerin katledildiği yalanını uyduracak, Afrin yalnız değildir diyerek terör örgütlerinin borazanlığını yapacak, biz de sessiz kalacağız öyle mi? Öyle bir dünya yok.
Gerçi ne kadar anlatmaya çalışsak da bizi anla(ya)mayacağınızdan eminim. Amaca giden yolda işgal etmeyi, sömürmeyi, kendi refahları için çocuklar ve bebekler de dahil olmak üzere masum insanları katletmeyi mubah görenler; insanlığın selameti ve vatanın bekası için kendi canından feragat etmeyi şeref sayanları anlayamazlar.
Alija İzzetbegoviç’in de dediği gibi; “Batı hiçbir zaman medeni olmamıştır. Bugünkü refahı süregelen sömürgeciliği, döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur.
”
Dolayısıyla işgal sizin kitabınızda yazar. Bizim kitabımızda işgale yer yoktur. Biz, istikamet üzere olduğumuz müddetçe apaçık bir fetih ile müjdelenmekteyiz. Bu nedenle işgal size, fetih bize yakışır.
ARAKLI ARI HABER
">
Şanlı Mehmetçiğimizin güney sınırımızı terör unsurlarından temizleme ve kirli tezgâhları bozma harekâtı gün be gün ilerliyor. Bu toprakları yurt kılmak için bugüne kadar ülke nüfusu kadar şehit vermiş olan bu aziz millet, yine aynı uğurda nice koç yiğitlerini gözyaşları ile şahadete uğurluyor. Yürekler yanıyor, analar evlatsız çocuklar yetim kalıyor ama herkesin dilinden aynı cümle dökülüyor “Vatan Sağ Olsun”. Çünkü bu millet “Bebem anasız büyür lakin vatansız büyüyemez” diyen Nene Hatun ruhunu her dem diri tutuyor. Allah bu inanç ile en dayanılmaz acılara dahi “Vatan” davası uğruna katlanan bu milletin ordusunu galip, Mehmetçiğini muzaffer eylesin.
Hal böyle iken; kara propaganda yapmaya çalışarak, inandığı değerler uğruna can vermeyi şeref sayan bu milletin şanlı ordusunu işgalci göstermeye çalışan terör sevicilere insan ne diyeceğini bilemiyor. Bugünkü refahlarını, işgal ettikleri coğrafyaları sömürge haline getirmelerine ve o coğrafyalarda yaşan masum insanların dökülen kanlarına borçlu olan mazisi karanlık Avrupa Birliği ülkelerinin; huzuru, normalleşmeyi ve ülkemizin bekasına tehdit oluşturacak oluşumları ortadan kaldırmayı amaçlayan bu harekâta işgal yaftası yapıştırma gayretleri, “Zeytin Dalı” nı hazmedemediklerini gösteriyor. Bundan sebep bugüne kadar besleyip büyüttükleri terör örgütlerinin kendi sokaklarında her türlü propaganda yapmalarını destekliyor, gurbetteki Türk lokallerine, derneklerine ve camilere yapılan menfur girişimleri görmezden geliyorlar. Boyunlarına astıkları paçavralarla gerek ulusal meclislerinde gerekse birlik meclislerinde terör örgütü yandaşlığı yapmaktan ve “Afrin Yalnız Değildir” diyerek terör örgütlerine kalkan olma çabalarından geri durmuyor.
Suriye’de iç savaşın başla(tıl)dığı günden bu yana varil bombalarının altında can veren çocukları, kimyasal silahlarla katledilen masum insanları, zulümden ve katliamdan kaçarken boğulup kıyıya vuran bebekleri görmeyen sözüm ona demokrat AB ülkeleri; her fırsatta Afrin’de sivil kayıplar söylemi ile ülkemizi ve tırnağı dahi olamayacakları şanlı Mehmetçiğimizi zan altında bırakma çabası içerisinde yer alıyor. Kişi, kendinden bilir işi demiş atalarımız. Harekâtın amacının ve kapsamının ne olduğunu çok iyi bildikleri halde, asırlık planlarına ters düştüğü için böyle bir sidik yarışı içerisinde yer alıyor olmaları bizi şaşırtmıyor lakin kendini bilen önce geçmişine bakar da ondan sonra konuşur. Tarihe bakıldığında bu devletlerin mazileri işgallerle ve katliamlarla dolu olduğu için, şanlı devletimizi kendi genlerinde yer alan zalimliklerle itham etmeye çalışıyorlar. Oysa harekât ilerledikçe bölgedeki insanların; çocuklara şeker-bisküvi dağıtan, başlarını okşayıp onları seven, üşüyen bir çocuk gördüğünde kendi parkasıyla saran, kendi yiyecek olduğu istihkakını yöre insanları ile paylaşarak bölüşmeyi seçen ve göğsünde ay-yıldız taşıyan askerlerimizin yanında ne kadar güvende hissettikleri kameralara yansıyor. Bir yanda kara propaganda, bir yanda dünyaya insanlık dersi veren, zalime korku mazluma umut olan kutlu bir yürüyüş sergileniyor.
Bugün Afrin için işgal endişesi taşıdığını ifade eden devletlerin işgalleri ve katliamları sıralanmaya kalksa, liste uzayıp gider. Cezayir’i işgal eden ve 1.5 milyon masumu katleden Fransa, işgal ettiği Kongo’da 10 milyon insanı katleden Belçika, işgal ettiği Etiyopya Somali ve Libya’da 1 milyon kişiyi katleden İtalya, Hindistan Avustralya ve Ortadoğu’da milyonlarca insanı katleden İngiltere, katliam sicili en kabarık olan ve 1933-45 yılları arasında 21 milyon insanı katleden Almanya…
İşgal, katliam ve soykırımın mucidi olan bu devletler; gittiği her yere hoşgörü, adalet ve merhamet götüren bu müstesna milletin ordusuna işgalci yaftası yapıştırmaya çalışacak, sivillerin katledildiği yalanını uyduracak, Afrin yalnız değildir diyerek terör örgütlerinin borazanlığını yapacak, biz de sessiz kalacağız öyle mi? Öyle bir dünya yok.
Gerçi ne kadar anlatmaya çalışsak da bizi anla(ya)mayacağınızdan eminim. Amaca giden yolda işgal etmeyi, sömürmeyi, kendi refahları için çocuklar ve bebekler de dahil olmak üzere masum insanları katletmeyi mubah görenler; insanlığın selameti ve vatanın bekası için kendi canından feragat etmeyi şeref sayanları anlayamazlar.
Alija İzzetbegoviç’in de dediği gibi; “Batı hiçbir zaman medeni olmamıştır. Bugünkü refahı süregelen sömürgeciliği, döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur.
”
Dolayısıyla işgal sizin kitabınızda yazar. Bizim kitabımızda işgale yer yoktur. Biz, istikamet üzere olduğumuz müddetçe apaçık bir fetih ile müjdelenmekteyiz. Bu nedenle işgal size, fetih bize yakışır.
ARAKLI ARI HABER