Siyasetin birçok tanımı vardır. Belki de en önemli tanımlarından biri de ; YASA, ANAYASA ve ADALET KURALLARI dairesinde milleti idare etme sanatıdır. Bir başka deyişle siyaset ; kurdu, kuzuyu ve otu birbirine yedirmeden aynı kayık ile nehirden karşıya taşıma sanatıdır. Neresinden bakarsanız bakın siyasetin içinde bir sanat, bir de sanatkar kavramlarını hep görürsünüz.
Siyaseti kaliteli yapabilmek için dirayetin , ferasetin ve hidayetin yanında, iyi bir eğitime de ihtiyaç vardır. Siyaset kalitesinin artabilmesi için aydınların ve aydınlık insanların bu kurumlara sahip çıkması gerekmektedir. Siyaset, hiçbir zaman karalama, çamur atma, boşa doluya konuşma ve hakaret etme anlamlarına gelmemiştir. Oyunu kurallarına göre oynayamayanlar, her zaman faul yapma taktiğini uygularlar ki ; bu da işin tadını kaçırır. Türk Siyaset Tarihi belki birkaç evrede incelenebilir. En çarpıcı evreler AK Parti’den önceki dönemler ve AK Parti’li dönemdir. Aziz milletimiz AK Parti’yi kendi elleriyle kurarken ona çok önemli bir misyon ve vizyon yüklemiştir. Yeni Türkiye, AK Parti’nin aydınlık kadrolarıyla şekillenecek ve herşey normalleşecekti.
AK Parti, karanlık bir devrin aydınlatılmasını sağlayacaktı. Tanzimat’ın fermanı ile bozulan dengeler yeniden kurulacak, ve millet bir nefes alacaktı. Elbette ki tahribat çok büyüktü ve zamana ihtiyaç vardı. Tahribatın boyutlarını, burada sizlere enine boyuna anlatacak ne zamanımız, ne de imkanımız vardır. Sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk adalet bakanı sayın ; Mahnut Esat BOZKURT Bey’in anayasa çalışmalarında yapmış olduğu: “Türk Kanun-u Medenisi Esbab-ı Mucibe Layihası” adlı savunmasını okumanızı tavsiye ederim. Bir ülkenin ve bir milletin kaderiyle bu kadar oynandığına hiçbir yerde şahit olamazsınız.
Aziz Milletimiz; bundan on iki yıl önce demokratik yollardan yönetime el koymuştur. Ve artık bundan sonra millet ne diyorsa, o olacaktır. Bu normalleşme bundan sonra da devam edecektir. Uzun yıllar yanlışa alışanlar, doğru cetveli görünce hayretler içerisine düşüyorlar. Artık şaşılacak bir durum yoktur. Nehirler yatağını buluyor. Başbakanlara küfrederek boşalan paşalar devri bitmiştir. Tahsil yapmak isteyen başörtülü kızlarımızı Arabistan’a yollayan Cumhurbaşkanları devri kapanmıştır.
Başörtülü milletvekillerine haddini bildiren Başbakanlar devri sona ermiştir…
Artık yapılması gerekenler ortadadır. İnsan hak ve hürriyetlerine dayalı adil bir Anayasa’nın yapılmasıyla, yapılması gerekenler silsilesi başlayacaktır. İslam Dünyası ve Mazlum Milletler, bu milletten çok şeyler bekliyorlar. Az konuşup çok çalışmalıyız. Yapmamız gereken çok şeyler vardır. Kısır çekişmeleri bir yana bırakıp, milletçe hep birlikte BÜYÜK TÜRKİYE’nin kurulması için gece gündüz çalışmalıyız. Buna hem bizim, hem Türk-İslam Dünyası’nın hem de Dünya’nın çok ihtiyacı vardır. Batı Medeniyeti Dünya’ya huzur verememiştir, vermesi de mümkün değildir. Bugün Filistin’de bir ayda 2130 kardeşimiz şehit oluyorsa, işin vehameti iyice ortaya çıkmış demektir. Selam ve saygılarımla…
ALİ İHSAN ÖZTÜRK
Ağustos 2014