Her şey 1897 yılında başladı. Theodor Herzl isimli hukuk doktoru olan gazeteci bir şahsın İsviçre’nin Basel kentinde 1.Siyonist Kongre’yi toplamasıyla yani. Herzl, bu toplantı sonrasında günlüğüne aynen şu notları kaydetmişti; “Kim ne derse desin ben bugün burada Yahudi Devleti’ni kurdum. Bunu şu an sesli söylersem herkes bana güler. Ama belki beş yıl ya da en geç elli sene sonra bunun gerçekleştiğine tüm Dünya şahit olacak”.
Evet, Herzl günlüğüne bu notu yazdığında sene 1897’yi gösteriyordu. Nitekim bu tarihten tam 50 yıl sonra 14 Mayıs 1948 yılında İsrail, işgal etmiş olduğu Filistin topraklarında kurulduğunu ilan etti. Kurulduğunun ilanından tam on bir dakika sonra Amerika, ertesi gün ise Rusya tarafından tanındı.
Tabi 1897 yılı ile 1948 yılları arasında geçen zaman zarfında yaşananlar bu yazıya sığmayacak kadar büyük ve mühim meseleler. Ama sadece başlık olarak zikredecek olursak; Theodor Herzl ve Cennet Mekân Sultan II. Abdulhamit Han arasında geçen Filistin meselesi, Herzl’ın aynı günlüğe “Devletimizin kurulması için Osmanlı’nın yıkılmasını beklemeliyiz” yazması, İngiltere ve müttefikleri arasında imzalanan Osmanlı topraklarının gizlice paylaştırıldığı Sykes-Picot Antlaşması gereği İngiltere’nin Filistin topraklarına çöreklenmesi, İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour’un 1917 yılında Siyonist hareketin önde gelen isimlerinden Baron Walter Rothschild’e yazdığı ve daha sonra “Balfour Deklarasyonu” olarak anılacak olan 67 kelimelik mektup, Avrupa’da yaşanan Yahudi soykırımların iç yüzü ve daha birçok mesele, hepsi ayrı birer yazı konusu olacak kadar büyük ve mühim meseleler.
Biz bu yazıda Şanlı Mehmetçiğimizin dünyaya her yönden ders verircesine yürüttüğü Afrin operasyonuna ve Zeytin Dalı Harekâtı’na bu bilgiler ışığında bakmaya çalışacağız. Her ne kadar gerek Amerika ve İsrail gerekse de bunların artıkları ile beslenenlerin Zeytin Dalı konusundaki hazımsızlıkları iki şehrin bağlantısına delil olsa da yine de iki şehir arasında bağ kuramayanlar eski bir MİT yöneticisinin “Diyorlar ki, terör örgütleri yeni bir devlet kurma derdinde. Hayır, efendim yanlış. Hiçbir örgüt devlet kuramaz. Ortadoğu’daki tüm örgütler Büyük İsrail Devleti kurulsun diye kurulmuştur” sözleri üzerinde bir müddet düşünsünler. Daha da tereddütleri olanlar varsa Irak-Kürt Bölgesel Yönetimi’nin bağımsızlık referandumu sonrası yaptığı kutlamalarda dalgalanan İsrail bayraklarına dikkat etsinler.
Yazının başında Herzl’ın günlüğünden bahsetmiştik. Hani yazılı olanların hayata geçirildiği o meşhur günlükte şu ifadeler de yazıyor; “Devletimizin doğal sınırları Kuzey’de Kapadokya dağlarına, güneyde ise Süveyş Kanalı’na kadar uzanır.” İşte bu Afrin ile Kudüs’ü en can alıcı noktasından birbirine bağlıyor. Bu nedenle bizim için barış ve esenlik yurdu anlamına gelen Kudüs’e giden yol Afrin’in tam merkezinden geçiyor. Anlamakta zorlananlar için Herzl’ın günlüğüne “Ben bugün burada Yahudi Devleti’ni kurdum. Bunu şu an sesli söylersem herkes bana güler. Ama belki beş yıl içinde ya da en geç elli sene sonra bunun gerçekleştiğine tüm Dünya şahit olacak” yazdığını ve tam elli yıl sonra bu yazılanların her ne pahasına olursa olsun gerçekleştirildiğini hatırlatmakta fayda görüyorum.
Selam ve muhabbetlerimle…
">
Her şey 1897 yılında başladı. Theodor Herzl isimli hukuk doktoru olan gazeteci bir şahsın İsviçre’nin Basel kentinde 1.Siyonist Kongre’yi toplamasıyla yani. Herzl, bu toplantı sonrasında günlüğüne aynen şu notları kaydetmişti; “Kim ne derse desin ben bugün burada Yahudi Devleti’ni kurdum. Bunu şu an sesli söylersem herkes bana güler. Ama belki beş yıl ya da en geç elli sene sonra bunun gerçekleştiğine tüm Dünya şahit olacak”.
Evet, Herzl günlüğüne bu notu yazdığında sene 1897’yi gösteriyordu. Nitekim bu tarihten tam 50 yıl sonra 14 Mayıs 1948 yılında İsrail, işgal etmiş olduğu Filistin topraklarında kurulduğunu ilan etti. Kurulduğunun ilanından tam on bir dakika sonra Amerika, ertesi gün ise Rusya tarafından tanındı.
Tabi 1897 yılı ile 1948 yılları arasında geçen zaman zarfında yaşananlar bu yazıya sığmayacak kadar büyük ve mühim meseleler. Ama sadece başlık olarak zikredecek olursak; Theodor Herzl ve Cennet Mekân Sultan II. Abdulhamit Han arasında geçen Filistin meselesi, Herzl’ın aynı günlüğe “Devletimizin kurulması için Osmanlı’nın yıkılmasını beklemeliyiz” yazması, İngiltere ve müttefikleri arasında imzalanan Osmanlı topraklarının gizlice paylaştırıldığı Sykes-Picot Antlaşması gereği İngiltere’nin Filistin topraklarına çöreklenmesi, İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour’un 1917 yılında Siyonist hareketin önde gelen isimlerinden Baron Walter Rothschild’e yazdığı ve daha sonra “Balfour Deklarasyonu” olarak anılacak olan 67 kelimelik mektup, Avrupa’da yaşanan Yahudi soykırımların iç yüzü ve daha birçok mesele, hepsi ayrı birer yazı konusu olacak kadar büyük ve mühim meseleler.
Biz bu yazıda Şanlı Mehmetçiğimizin dünyaya her yönden ders verircesine yürüttüğü Afrin operasyonuna ve Zeytin Dalı Harekâtı’na bu bilgiler ışığında bakmaya çalışacağız. Her ne kadar gerek Amerika ve İsrail gerekse de bunların artıkları ile beslenenlerin Zeytin Dalı konusundaki hazımsızlıkları iki şehrin bağlantısına delil olsa da yine de iki şehir arasında bağ kuramayanlar eski bir MİT yöneticisinin “Diyorlar ki, terör örgütleri yeni bir devlet kurma derdinde. Hayır, efendim yanlış. Hiçbir örgüt devlet kuramaz. Ortadoğu’daki tüm örgütler Büyük İsrail Devleti kurulsun diye kurulmuştur” sözleri üzerinde bir müddet düşünsünler. Daha da tereddütleri olanlar varsa Irak-Kürt Bölgesel Yönetimi’nin bağımsızlık referandumu sonrası yaptığı kutlamalarda dalgalanan İsrail bayraklarına dikkat etsinler.
Yazının başında Herzl’ın günlüğünden bahsetmiştik. Hani yazılı olanların hayata geçirildiği o meşhur günlükte şu ifadeler de yazıyor; “Devletimizin doğal sınırları Kuzey’de Kapadokya dağlarına, güneyde ise Süveyş Kanalı’na kadar uzanır.” İşte bu Afrin ile Kudüs’ü en can alıcı noktasından birbirine bağlıyor. Bu nedenle bizim için barış ve esenlik yurdu anlamına gelen Kudüs’e giden yol Afrin’in tam merkezinden geçiyor. Anlamakta zorlananlar için Herzl’ın günlüğüne “Ben bugün burada Yahudi Devleti’ni kurdum. Bunu şu an sesli söylersem herkes bana güler. Ama belki beş yıl içinde ya da en geç elli sene sonra bunun gerçekleştiğine tüm Dünya şahit olacak” yazdığını ve tam elli yıl sonra bu yazılanların her ne pahasına olursa olsun gerçekleştirildiğini hatırlatmakta fayda görüyorum.
Selam ve muhabbetlerimle…