Bir toplumun, bir milletin varoluş amacı nedir? Bir toplumu toplum, milleti millet yapan gerçekler nelerdir?
Şüphesiz kültür ve medeniyettir. Hal böyle iken kendi kültür ve medeniyet değerlerine sahip çıkmadığı gibi üstüne üstlük onu yerle bir edenler tarihin ve ecdadın huzurunda hesap vermeyeceklerini mi sanıyorlar?
Kültür ve medeniyet sahasında kendi kalemize attığımız gollerin haddi hududu yok maalesef. Bugün, kadim kültür ve medeniyet birikimimizi üzerinde düşünme ihtiyacı dahi hissetmeden kültür emperyalistlerine ellerimizle peşkeş çekiyoruz. Her yılbaşı geldiğinde bunu görüp üzüntüyle karşılamamak elde değil.
Ne zaman kendimize geleceğiz, ne zaman ecdadın uğruna kanını döktüğü değerleri dava edineceğiz? Kimyamız bozulup yeni yetişen nesillerimiz batılı-seküler anlayışla kendi kültürüne tamamen yabancılaşmış mankurt olduktan sonra mı?
Yazık, yazık ki ne yazık! Daha geçtiğimiz günlerde -biri gencecik kadın subayımız olmak üzere- iki şehit daha verdik. Neden şehit veriyoruz, ne ile mücadele ediyoruz? Sınırda nöbet tutan askerlerimiz milli ve manevi değerlerimizin bekçiliğini yapmıyorlar mı? Onlar sınırda bunları korumaya çalışırken ve yeri geldiğinde bu uğurda şahadet şerbetini içerken, sınırın içerisinde kendi kültür ve medeniyetini hunharca tahrip etmek de ne oluyor?
Kültür ve medeniyetimizle taban tabana zıtlık gösteren hususlarda ekseriyetle “Ne olacak ki!” teorisini uyguluyoruz. Yılbaşında çılgınlar gibi eğlensem ne olacak ki? Noel ağaçlarıyla balkonumu süslesem, bir hindi alıp güzelce pişirip ailecek toplansak, otursak yesek ne olacak ki? Yılbaşıdır, iki duble atsam ne olacak ki? Ne olacak ki’ler bu şekilde devam edip gidiyor. Ona eyvallah, buna eyvallah, şuna eyvallah. Böyle diye diye kültür ve medeniyetimizi tahrip eden ne varsa soktuk içimize ve bir de bu kültürsüzlüğün taşıyıcısı olduk.
Birileri beni fazla gerici bulabilir. Ben istiklal şairimiz Mehmet Akif’in deyişiyle “Bize gerici diyorlar, doğrudur. Çağlar açtık, çağlar kapattık, çağlar bizden geri” düsturunu benimsemişim. Üzüntüm de bundandır. Çağlar açıp çağlar kapatan bir ecdadın torunlarının, dünyaya insancıl medeniyet örneği ortaya koyamayan emperyalistlerin bataklığına saplanmalarını kabul edemiyorum. Kendi kültür ve medeniyet değerlerine sahip çıkmanın gericilik, onları yozlaştırmanın ilericilik olarak görülmesine anlam veremiyorum.
“Ne olacak ki!” teorisi yerine “Ne kaybedeceğiz ki” teorisini neden uygulamayalım? Mesela bu yılbaşında balkonumu noel ağacıyla süslemesem ne kaybedeceğim ki? Yılbaşıdır diye sabahlara kadar çılgınca eğlenmesem ne kaybedeceğim ki? Hindi yemek benim kültürümde yok, bu akşam hindi yemesem ne kaybedeceğim ki? Ben söyleyeyim, hiçbir şey kaybetmeyiz aksine birçok şeyi korumuş ayakta tutmuş oluruz. Kendi kültür ve medeniyetimize sahip çıkmış, ecdada vefa borcunu ödemiş oluruz.
Bir duruşumuz olmalı diye düşünüyorum! Tarih, iman ve milli kültür şuurunda isek bunun gereklerini yerine getirmeliyiz. Eğer şuurunda değilsek bir an önce şuurlanmalıyız. Müslümanım deyip batılı gibi yaşamaktan vazgeçmeli, kültür ve medeniyetimizin tahrip edicisi değil bayraktarı olmalıyız.
Bizim kültürümüzle taban tabana zıtlık gösteren bir şeyle karşılaşınca tutacak olduğumuz taraf değerlerimizin ikamesi olmalıdır. Eğer böyle yapmazsak şu toprakları kanlarıyla sulayıp bize yurt kılanların yüzüne nasıl bakacağız da ne söyleyeceğiz? Eğer gün gelir de bu topraklarda birileri “Mutlu Noeller” demeye başlarsa sınavı kaybetmiş oluruz. Yazık olur bize, yazık.