BÜYÜK ARAKLI ÜZERİNE
VİZYONER BAZIDÜŞÜNCELER
Mehmet Akif Bal
Araklı günü idare etmekle yönetilecek bir ilçe değildir. Araklı’nın istikbali açıktır. Trabzon’un ilçeleri içinde yoğun insan potansiyeli ile, Araklı dışındaki nitelikli ve müteşebbis insan unsuruyla, vadileriyle, tarım alanlarıyla, tarihi ve doğal zenginlikleriyle, her biri bir turizm merkezi olmaya aday yaylalarıyla bir ilçe vasfını aşan beşeri potansiyele sahiptir. Lakin Araklı, bu beşeri potansiyeline rağmen hak ettiği şekilde projelendirilmemiş, işlenmemiş ve nitelikli yatırım alamamış bir durumdadır. Önümüzde yeni bir yerel seçim var. Araklı için seçime katılacak adayların bu anlamda ayağı yere basan, Araklı’nın ufkunu derinleştirecek, 10-20-50 yıllık periyotlarda Araklı’yı şekillendirecek düşünce ve projelerle yola çıkması gerekir.Araklı’da hem yerel yönetimin hem de mülki idarenin vizyoner projeleri devreye sokmaktan başka çaresi yoktur. Çünkü Araklı, kendisine yüksek katmadeğer sağlayacak yatırımlara hasrettir. Buna mukabil Araklı’nın kaybedecek dakikası olmadığı bilinmelidir.
Bizler de memleketimiz ve kıymetlimiz Araklı’nın hatırına bazı projelerden bahsetmek ve sürece samimi ve beklentisiz bir katkı vermek istiyoruz. Bununla birlikte bahsedeceğimiz konuların, Araklı için yüksek değer taşıyan ve Araklı’ya kısa ve uzun vadede yüksek katmadeğer sağlayacak adımlar olduğuna inanıyoruz. Araklı’nın masabaşından ziyade bizzat sahadan hareketle değerlendirilmesi ve planlanması gerektiğine inanıyoruz. Bunun için de sahanın çok iyi bilinmesi ve değerlendirilmesi gerektiğini önemsiyoruz.
ARAKLI ALTYAPISI
Araklı’nın en acil çözüm bekleyen ve üzerinde çok konuşulması gereken meselelerinden biri altyapısıdır. Efsane Başkan Yılmaz Çebi döneminde bin bir zahmetle yapılan altyapı, bugün Araklı’nın yükünü kaldıracak durumda değildir. Artan nüfusu, artan konut sayısı, mevcut altyapıyı zorlamakta ve hatta devre dışı bırakmaktadır. Her kuvvetli yağmur yağışında Araklı merkezinin su ile dolması bunun en önemli nedenidir. Yağan kuvvetli yağmurlarla dolan ve suyu taşıyamayan altyapı, yoğun yağışlarda atık suyu tahliye etmekte zorlanarak atıksuyu ilçeye geri basmakta, ilçe merkezi su ile dolmaktadır.
Yılmaz Çebi döneminde yapılan altyapı, bildiğim kadarıyla, bugüne kadar sadece eklemelerle uzatılmıştır. Fakat çağın şartlarına ve Araklı’nın artan nüfusuna göre altyapının yenilenmesi için yeni yatırımlar yapılamamıştır. Bu sebeple Araklı’nın altyapısı acilen elden geçirilmelidir. Çünkü, Araklı’yı basacak bir taşkın veya sarsacak bir depremin meydana getireceği küçük yada büyük ölçekteki bir tsunami tehlikesi ve buna bağlı bir taşkın felaketi durumunda Araklı merkezindeki artık yıllanmış ve ömrünü tamamlamış bir altyapının (su ve kanalizasyon sistemi ile yağmur tahliyesi sisteminin) kuvvetli bir su baskınını tahliye etmesinin çok mümkün olamayacağı düşünülmektedir. Araklı ilçe merkezinde yaşayan insanlarımız, altyapının devredışı kalmasıyla birlikte ciddi su baskınları ve buna bağlı başka felaketler yaşayabilir.
Araklı’nın bir diğer ciddi altyapı problemi ise, su dağıtım şebekesi ile ilgilidir. Araklı yakın zamanda Trabzon Belediyesi tarafından inşa edilen Horyan suyu ile aslında büyük bir kaynağa sahip olmuştur. Fakat bu su ilçeye dağıtılırken en az 20-30 yıllık su şebekesi ile evlere ulaştırılmaktadır. Araklı’nın deniz seviyesinde bulunan konumu, su şebekesinin rutubetli ve tuzlu ortama gömülmüş olması gibi durumlar, bu şebekenin deforme olmasına, korozyona uğramasına yol açmakta ve evlere dağıtılan suyun kalitesini ve hijyenikliğini bozmaktadır.
ARAKLI’NIN DEPREM GERÇEĞİ VE KENTSEL DÖNÜŞÜM
Araklı’nın çevresel bir deprem riski ile karşı karşıya olduğu tartışılmaz bir gerçek. Fakat Araklı’nın deprem riski, fay kırılması veya herhangi bir fay hareketi nedeniyle değil esasen zemin yapısı ve yapı stoğu ile ilgili. Başka bir ifadeyle; Araklı ilçe merkezinin deniz seviyesindeki durumu, Karadere’nin yüzyıllar içinde doldurduğu alüvyal arazi ve kumsal üzerine yapılmış binaları, deniz kumu ile yapılması nedeniyle korozyona uğradığı düşünülen eski yapıları, denetim dışı yapılmış yüzlerce yapısı, çok eski olan altyapısı, Araklı ilçe merkezinin kentsel dönüşüme bir türlü sokulamaması hatta TOKİ tarafından Araklı’ya sunulan kentsel dönüşüm imkanının Araklı’daki yerel yönetim tarafından yakın zamanlarda yani 2014 yılında Trabzon Büyükşehir Belediyesine devredilmiş olması gibi sebepler Araklı’yı deprem tehlikesi durumunda zayıf bırakmaktadır. Araklı’nın yönetiminden sorumlu olan isimlerin, mevcut gündelik işlerini acilen bir tarafa bırakmaları ve bu riskli duruma odaklanmaları hatta çözüm amaçlı kesin ve kalıcı adımlar atmaları gerekmektedir. Araklı’yı yönetenlerin, Araklı vadilerinin taban kesimlerindeki yeni yapılaşmalara izin vermeme, yapılmış binaları ada bazlı kentsel dönüşümle yenileme ve dolayısıyla vatandaşımızın halini ve ikbalini maddi hatta manevi olarak riske etmeme kararlılığında olmaları gerekmektedir.
KARADERE ORGANİZE TARIM SANAYİ BÖLGESİ
Defalarca yazdığımız konulardan biri, AraklıKaradere vadi tabanındaki yüksek tarımsal geleceği olan alüvyal arazilerdir. Araklı Karadere vadisinin Araklı-Kaşıkçı arasındaki taban kesiminde yer alan ortalama 2000 dekar büyüklüğündeki bereketli toprakların kamulaştırılıp veya toprak sahiplerini organize ederek, topraklı ve topraksız olarak sebze ve aromatik bitkiler için sera tarım alanı olarak projelendirilmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda Karadere vadi tabanının hem doğusu hem de batısındaki 2000-3000 dekar alüvyal alan tarımsal amaçlı tescillenmeli, yapılaşma dışında tutulmalıdır. Vadi tabanındaki organik sera tarımı teşvik edilmeli ve projelendirilmelidir. Tüm Trabzon’un sebze ihtiyacı buradan karşılanacak şekilde üretim yapılmalıdır. Trabzon’un en büyük sebze hali Araklı’da kurulmalıdır. Vadi tabanındaki organik tarım çabalarıyla birlikte vadi altındaki akifer adlı yeraltı suları da koruma altına alınacaktır.
ARAKLI’DA BALIKÇILIK ÜSSÜ KURMAK
Araklı limanını yüksek ekonomik değeri olan balıkçılık doğrultusunda revize etmek ve tam bir balıkçılık karargahı haline getirmek gerekir. Araklı limanı, doldurulup sahil parkı yapılacak bir yatırım değildir. Araklı limanı sadece bir keyif mekanıda değildir. Tüm Araklılı ve civar balıkçılarının davet edileceği ve bir Doğu Karadeniz balıkçılık üssü haline getirilmesi gereken yerdir. Ordu Perşembe gibi küçücük bir ilçenin nasıl bir balıkçılık üssü haline getirildiği bizzat gözlemlenmelidir. Araklı açıklarında meydana getirilecek balık çiftlikleriyle de balıkçılık teşvik edilmelidir. Araklı Kalecikli balıkçılık esnafının tecrübeleri ve çalışmaları ileri seviyede desteklenmeli ve Kalecikli balıkçıların öncülüğünde Araklı limanı bir balık üretim ve sevkiyat merkezine dönüştürülmelidir.Muhtemel bu gelişmeye bağlı olarak Araklı liman sahasında büyük soğuk hava depolarının inşası gerçekleştirilmelidir.
ARAKLI’YI KOMPLE TURİZM ALANI YAPMAK
Araklı’nın Pazarcık’ta, Yılantaş’ta ve Konakönü’nde üç turizm alanı vardı. Ama Pazarcık ve Yılantaş turizm alanı olmaktan çıkarıldı. Neden? Yıllarca turizm alanı olarak kalan bu yerlerde turizm adına adam akıllı işler yapılmadı da ondan! Pazarcık’ta son yıllarda özel müteşebbis tarafından açılan bir otel yatırımıhariç, Pazarcık’taki iptidailik halen dizboyudur! Pazarcık dökülüyor. Daha da vahimi, Pazarcık turizm alanına giden yol halen yapılamadı. Sormak lazım gelirdi: “Yolu olmayan bir turizm alanı olur mu?” diye.
Yaptığımız bu olumsuz tarife rağmen biliyor ve inanıyoruz ki Araklı muazzam bir turizm potansiyeline sahiptir. Doğa ve tarih içerikli bu turizm mirası Araklı için bir evladiyelik servet hükmündedir. Yanbolu vadisinden Santa’ya, Araklı Samayer tepelerindenZanayer Kalesine, Kalecik’ten Konakönüne, Konakönü’ndenTurup’a, Pirgi’denAho Dağı’na, Araklı Çarşıbaşından Kaşıkçı Kulesine, Sırayaragar’danPaskalar’a, Çamlıca’danMarzuba’ya, Zavzaga’danHoryan’a, Küçükdere’denMahura’ya,Değirmencik’tenBifera’ya, Aho’dan Pervane’ye, Horyan’danKizirnosAğaçbaşı ve Yılantaş’a, Madur ve Polut’a, Kaşıkçı’dan Pazarcık’a, Koloşa’dan Erikliye, Pazarcık’tan Bahçecik’e, Pazarcık’tan Boğalı’ya,Boğalı’danPolut ve Madur’a uzanan bir servettir bu.. Anlayan için müthiş bir sermaye. İşte bu nedenle Araklı; mahalleleriyle, yaylalarıyla, mezireleriyle, dağlarıyla komple bir turizm alanı olarak projelendirilmelidir.Diğer taraftan, Araklı’nın üzerinde kurulu olduğu Küçükdere, Karadere ve Yanboludere vadilerini de birer doğa turizm destinasyonları olarak projelendirmek gerekiyor. Böylesi bir zenginliği projelendirilmesi, yılın 12 ayında Araklı’da turizme kapı açacaktır.
Öyleyse ne yapmak lazım? Araklı turizmini projelendirmek için akademisyenlerle, turizmcilerle, Araklı önde gelenleriyle, Araklılı bürokratlarla, Araklılı akademisyenlerle, yazarlarla biraraya gelerek uzun soluklu Araklı çalıştayları yapılmalıdır.Araklı’nın turizmden elde edeceği istikbal böyle böyle şekillenecektir. Araklı’nın turizm programı ve turizm doktrini bu çalışmalarla oluşturulur. Ciddiyetle fikir üretip, ciddiyetle bu fikirleri projeye dönüştürmek gerekir. Ama turizm tesislerini kurmadan önce çok ciddi turizm altyapısı oluşturmak gerekiyor. Araklı’da 5 yıldızlı otel kurup da otelin yanında inek ahırını tutmak, 5 yıldızlı otelin veya turizm tesisinin yolunu stabilize bırakmak, tesislere yönelik ciddi enerji hattını kuramamak, planlı bir turizm felsefesiyle değil aksine plansız bir turizm aceleciliğiyle atılmış adım olarak kendisini gösteriyor.
ARAKLI’DA TARİHE SAYGI TURİZMİ
Birinci Dünya Savaşı’nda Trabzon’a yönelik Rus işgal faaliyetlerine karşı yapılan savunmanın gerçekleştiği yerlerden biri, Araklı Karadere vadisi ve bu vadiden güneye doğru yani Araklı Madur Dağı ve Polut Dağı kesimleridir. Araklı yöresindeki harpler, 3 Nisan 1916’da başlamış, 15 Nisan 1916’da Araklı sahil kesiminin Rus işgaline düşmesiyle sonlanmıştır. Akabinde tüm Trabzon 18 Nisan 1916’da Rus işgaline düşmüştür. Sahil kesimlerindeki çarpışmalar bundan sonra iç kesimlere kaydırılmış ve özellikle Araklı’nın Madur-Polut dağları ile Karadere vadisi arasında meydana gelen yoğun mücadeleler ise Bayburt’un Rus işgaline düşmesi ve Trabzon’un güneyden çevrilmesiyle birlikte 27 Temmuz 1916’da tamamen bitmiştir. Bundan sonra; sahilden, güneyden ve doğudan düşman kuşatmasıyla karşı karşıya kalan Türk birlikleri Trabzon’un batısına çekilmiş ve diğer askeri birliklerle en son Harşit’te ana bir savunma hattı oluşturmuşlardır. Trabzon, 24 Şubat 1918’e kadar Rus işgali altında kalmıştır. Trabzon’un 24 Şubat 1918’de kurtarılmasından sonra, 25 Şubat 1918’de Araklı düşman işgalinden kurtarılmıştır.
Gerçekleşen muharebeler nedeniyle ve “Tarihe Saygı” yaklaşımıyla,18 Mart gibi önemli günlerde Araklı’dan Yeşilyurt Şehidliğine saygı yürüyüşleri başlatılmalıdır. Yeşilyurt’taki şehidlikte yatan şehidlerin Çanakkale Zaferinden gelen Beyoğlu Jandarma Taburu askerleri olduğu düşünülerek…. Saygı yürüyüşleri, birer harp alanı olan Madur ve Polut mıntıkalarına kadar devam ettirilmelidir. Madur ve Polut eteklerinden başlamak üzere bu iki tepe arasındaki geniş alan, birer harp alanı ve endemik bitki sahası olarak acilen tescillenmelidir. Araklı’nın mahallelerindeki harp alanlarının da tespiti ve tescili çok önemlidir. Aho Dağı, Mareşal Fevzi Çakmak’ın çıktığı ve 1916’daki Karadere muharebelerini idare ettiği bir mevki olarak projelendirilmeli ve tarih turizmine açılmalıdır. Mahallelerdeki harp mıntıkalarının, meçhul şehid kabirlerinin tespiti ve tescili yanında, her bir meçhul şehid kabri restore edilmeli, bayrak direkleriyle işaretlenmelidir. Bu şekilde, her şehid kabrinden ve çarpışma mevkisinden dolayı Araklı’nın vadi ve yamaçlarının albayraklarla donanacağı ve vadide çok farklı bir silüetin oluşacağı düşünülmelidir.
ARAKLI SAHİL YOLUNU İÇERİYE TAŞIMAK
Araklı'nın içinden geçen ve kot farkından dolayı ilçeyi aşağı bastıran, ilçe ile deniz arasında bir duvar gibi duran bu sahil yolunun acilen kaldırılması, Ordu'da, Ünye'de ve Fatsa'da olduğu gibi yolun iç kesime yönlendirilip Karadere ve Küçükdere nehirleri üzerine yapılacak tünel ve viyadüklerle ilçe dışına çıkarılması gerekmektedir. Çünkü, Araklı'nın sahilindeki bu görüntü, Araklı insanını da, ilçeyi de, yaşamı da baskılıyor. Araklı, yapılaşmasındaki sıkıntılar nedeniyle zaten nefes almakta zorlanan bir ilçeyken, sahile yapılan dolgu yol ile denizinden koparılmış ve adeta nefes borusu tıkanmıştır.Diğer taraftan, sahil otoyolu dolgusu ile Karadere nehrinin ıslah dolgusu arasından kalan Araklı, Karadere vadisinden veya denizden gelecek bir su taşkınına uğrama noktasında çok büyük risk altında kalmaktadır.
Ne yapılmalı öyleyse? Konakönü sahilini kurtaran Konakönü tünellerinin Kalecik girişinden açılacak yeni tünellerle meydana getirilecek yeni transit yol; Hürriyet Mahallesinin altından geçirilip Karadere'ye, oradan viyadükle veYolgören Mahallesinin alt kısmından açılacak tünellerle Küçükdere'ye ve buradan Sürmene tarafına açılacak viyadük ve tünellerle Sürmene Karacehennem yakınlarından tekrar sahile çıkarılabilir. Mevcut Konakönü tünelleri bir iç yol haline gelebilir. Bu şekilde Araklı, sahiline çekilen duvar yolun (!) baskısından kurtarılabilir.
ARAKLI'DA BİR ÇILGIN PROJE: PAZARCIK GÖLÜ
Son zamanlarda DSİ'nin marifetiyle, Trabzon civarında Uzungöl'den esinlenilerek göller yapma projesi gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Eğer gerçekten Uzungöl'e benzer bir adım atılmak isteniyorsa, Araklı Pazarcık ilk planda değerlendirilmelidir. Araklı Pazarcık mevkii, Uzungöl'e benzerlik anlamında göllerin şahı olur. Çünkü Pazarcık Araklı'daki bir dünya cenneti. Bunun için, Pazarcık'taki vadi tabanının yamaçtan yamaca boşaltılması, şimdiki HES rezervuarının hemen yukarı kesiminde nehrin suyunun tutulmasını sağlayacak, doğaylauyumlu taş birbaraj dolgu sisteminin yapılması çok anlamlı olacaktır. Pazarcık'taki mevcut esnafı, ya şimdiki Pazarcık Camii tarafına alıp, geleneksel mimari yapılarla burada istihdam etmekmümkün olabilir. Muhtemel gölün etrafında,Bolu Gölcük Gölü'nde olduğu gibi bir toprak yürüyüş yolu bırakılmalı, gölün etrafı sadece yaya yolu haline getirilmelidir. Pazarcık mevkiinden geçen Araklı-Bayburt yolu, Tilkibeli'nde yapılacağı ifade edilen tünellerle gerçekleştirilmeli, civar yaylalara gidecek yol güzergahları Pazarcık girişinden açılacak yeni yollarla sağlanmalıdır. Bu şekilde Pazarcık,transit bir araç güzergahı olmaktan çıkarılmalıdır. Muhtemel göl, bu şekilde bir huzur turizmine mekanlık yapacaktır. Günlük turistlerin araçları için ise, mevcut HES barajının alt kısmındaki alanda veya Pazarcık’ın Bahçecik tarafında yapılacak otopark alanlarındaotopark inşa edilmelidir.
KARADERE YOLUNU PRESTİJ YOLU YAPMAK
Karadere yolu sadece bir araç güzergahı değildir. Karadere yolunun Araklı-Kaşıkçı arası, Araklı’yı güney-kuzey yönünde büyütecek bir vizyon tarafının olduğuna inanılarak hareket edilmelidir. Bu doğrultuda Araklı-Kaşıkçı arasındaki yolun Yolgören (Sırayaragar)-Yassıkaya (Paskalar)-Çamlıca (Tul) tarafındaki uygun kesimleri bir yeşil yola dönüştürülmelidir.Yol güzergahı; Araklı’daki bal üretimine destek amaçlı olarak Araklı florasına ait komar, cifin yanında bal üretimine katkı verecek kalıcı aromatik bitkilerden lavanta gibi bodur bitkiler dikilebilmelidir. Bu şekilde yolun orta refüjü ile sağ ve sol kısımları, yapılacak yoğun ağaçlandırmayla ve aromatik bitki dikimiyle Araklı’nın tarım ekonomisine ve çevrecilik misyonuna katkı verecek fevkalade bir hale getirilebilir. Böylesi çalışmalarla Karadere yolu, prestij amaçlı yerel floradan oluşacak ışıklandırılmış bir“botanik yol” olarak Türkiye’nin gündemine girer. Karadere yolu güzergahındaki çevreci muhtevaya sahip çalışmalar sadece asfalt yol etrafında değil, Karadere nehrinin doğu kesiminde de yapılabilmelidir. Örneğin, Çamlıca Mahallesinin ova kesiminde nehir istinat duvarına paralel şekilde yapılacak aşılı kestane pilot dikim alanı ile hem kestane balı üretim ekonomisine hem de kestane üretimine yönelik yaklaşımlar sergilenebilir. Yine Çamlıca Mahallesi taban kısmından Araklı’ya kadar uzanan ve trafiğin çok az olduğu Karadere istinat duvarı hizası, vatandaş yesin diye tamamen Araklı meyvelerinden oluşacak çift sıra meyvelik yapılabilir.
KARADERE KİRLETİLMESİN
Karadere nehrinin ilk planda Araklı sahilinden Araklı Devlet Hastanesine kadar olan kısmında yapılacak nehir içi düzenlemelerle, nehre sandallarla gezilecek şekilde bir şekil kazandırılmalıdır. Karadere nehrinin üzerindeki eski Sürmene köprüsü ile sahil arasındaki kısım ayrıca, Araklı insanının nefes alacağı bir konforlu yürüyüş alanına, aile çay bahçelerine ve kafeteryalar bölgesine dönüştürülmelidir. Bütün bu düşüncelerin gerçekleşmesi için ise, çok sıkı denetimle Karadere’nin Pazarcık’tan itibaren kirletilmesine mani olunmalıdır. Araklı’nın tam ortasından geçen kirletilmiş bir Karadere’nin, sadece ilçe vizyonuna ve turizm algısına zarar vermeyeceği, ayrıca Araklı’da yaşam ve insan sağlığı için de büyük tehlikeler oluşturacağı hesap edilmelidir. Bu sebeple Karadere nehrinin etrafında özellikle sanayi kuruluşlarının kurulmasına müsaade edilmemelidir. Sanayi tesisleri, su havzalarının dışındaki farklı cazip alanlarda meydana getirilmelidir. Vaktiyle kurulmuş olan tesisler ise yeni yerlerin gösterilmesiyle ya tahliye edilmeli yahut tüm tesislere arıtma sistemi kurma ve çalıştırma mecburiyeti getirilmelidir.
ARAKLI’YI BİSİKLETLE BİRBİRİNE BAĞLAMAK
Araklı’da nüfus yoğunluğunun olduğu Araklı-Konakonü-Kalecik-Samayer hattı ile Araklı-Küçükdere hattında kullanışlı bisiklet yolları yapılmalıdır.. "Nüfus yoğunluğunun" çok az olduğu KaradereYolgören bisiklet yolu ile sahildeki bisiklet hattı tamamen işlevsiz kalmış durumdadır. Çünkü bisiklet yolu, nüfusun yoğun olduğu güzergahlara değil, nüfusun çok az olduğu ve neredeyse hiç kullanılmayan yerlere yapılmıştır. Durum böyle olsa da;Samayer-Kalecik-Konakönü-Araklı merkez, Küçükdere hattı bisiklet yolu için acilen planlanmalıdır. Buna bağlı olarak Küçükdere-Karadere arası ile Kalecik-Araklı limanı arası birer prestijli yol haline getirilmelidir. Bisiklet kullanımını artırmaya yönelik olarak tüm ödüllendirmelerde bisikleti öne çıkarmak, Samayer-Kalecik-Araklı-Kaşıkçı-Paskalar-Yolgören Mahallesi-Küçükdere arasında ödüllü ulusal bisiklet yarışmaları düzenleyerek bisiklet kullanımınısürekli gündemde tutmak gerekmektedir.
ARAKLI MÜZESİ AÇILMALIDIR
Araklı'da, geçmişte gündelik hayatta kullanılan tüm eşyalardan oluşacak bir etnografya müzesini kurmak gereklidir. Eski Araklı Belediye binasının bir bölümüne veya eski Hükümet Konağının sadece alt katına müze yapmak çok yerinde olacaktır. Araklı Belediye binasının giriş katınıntarihi bir taş bina vasfı taşıması, müze yaklaşımlarını daha anlamlı kılabilir. Muhtemel etnografya müzesinde; Araklı'da kullanılan mutfak eşyalarından, geleneksel kıyafetlere, eğitim öğretim malzemelerinden müzik aletlerine, el zanaatı ürünlerinden taş işçiliğine, sahipsiz mezar taşlarından tarihi yapı kitabelerine, demir ve ahşap el aletlere kadar tüm gündelik yaşam malzemesi "resmi olarak envantere geçirilmek şartıyla" koruma altına alınabilir, sergilenebilir. Araklı'daki kurumların Araklı tarihine ışık tutacak tüm eski belge ve görsellerine burada bir kent belleği yaklaşımıyla yer verilebilir. Araklı üzerine çalışmış tüm ressamların resimleri, satın alınmak suretiyle kalıcı olarak burada sergilenebilir. Yine Araklı konulu fotograflar, kitaplar, tezler, makaleler ve gazete haberleri böyle bir müzede arşivlenebilir. Bu şekilde Araklı için derin bir hafıza oluşturulmuş olacaktır. Fakat şunu da belirtmeliyiz ki, bir müze kurmanınyönetmeliği, altyapısı, teknik yapısı, bürokratik yapısı, fonsiyonelliği bulunmaktadır. Dolayısıyla müzecilikle koleksiyonculuğu birbirine karıştırmamakgerekir.
ARAKLI’DA KALICI KÜLTÜR FAALİYETLERİ
Araklı’daki eğitim ve kültür konulu en büyük eksikliklerden başında Araklı’da kültür merkezinin olmayışı gelmektedir. Araklı’da kurumlar için devasa binalar inşa edilirken, büyük paralar harcanırken Araklı bir kültür merkezinden mahrum edilmemelidir. Araklı insanının kültürel kalkınmadan nasiplenmesi sağlanmalıdır. Dolayısıyla Araklı’da sanatın icra edileceği, kütüphanesiyle, ders çalışma salonlarıyla, sergi salonlarıyla, konferans salonuyla, eğitim birimleriyle, müzesiyle, modern kafeteryasıyla, genel amaçlı salonuyla öne çıkan hatta Araklı için yüksek değer taşıyacak özgün bir mimari forma sahip kültür merkezine büyük ihtiyaç vardır. Çadır tiyatrosu tarzında bir yapı ile bu güzelim ilçede kültürel faaliyet yapılamaz. Araklı’da Belediye bir taraftan da kültür yayınlarına yönelmelidir. Belediyenin bu anlamda yaptığı herhangi bir yayın yoktur. Araklı’da ne bir kitap yayını, ne kurumlarca desteklenen bir kültür dergisi, ne de bir kültür söyleşişi meydana getirilememiştir. Araklı’dan yetişen kültür insanlarına yönelik bir kurumsal ilgiye ise henüz şahit olunamamıştır.
ARAKLI’DA TARİHİ MİRASIKORUMAK
Araklı’daki tarihi dokunun en önemli malzemeleri arasında köprüler, tarihi konutlar, çeşmeler ve hanlar gelmektedir. Fakat Araklı’da Pervane Köprüsü hariç diğer köprülerin hiç biri restore edilmemiştir. Sivil mimarinin önde gelen eserleri ise hızla yok olmaktadır. Marzuba’daki Cafer Ağa Konağı ile Pirgi’deki tescilli Sarımollaoğlu Konağı göz göre göre harabeye çevrilmiştir. Araklı’nın toplumsal ve ekonomik yaşamının bir dönem esaslı parçası olan hanlar, çeşmeler ve değirmenler ise yıkıldıklarıyla kalmışlardır. Ayrıca, Araklı’daki tarih turizmi için çok ciddi anlama sahip Araklı çarşıbaşındaki tarihi Hyssus kalesinin büyük kısmı maalesef imara açılmış olup, Canayer kalesi ise bakımsızlıktan dolayı harap hale düşmüştür. Kaçıkçı’daki tarihi kule ve diğer tarihi kale yapıları büyük bir bakımsızlık içindedirler. Konakönü Mezarlığı içinde tespit ettiğimiz ve tesciline vesile olduğumuz Karantina yapısının restorasyonu ise henüz gerçekleştirilememiştir. Araklı mahallelerindeki tarihi mezarlıklarda yer alan tarihi mezar taşları gün be gün yok edilmektedir. Mezar kitabelerinin bu coğrafyadaki tapularımız olduğu gerçeğinden hareket edilerek, kitabelerin acilen tescillenmeleri ve tarihi mezarlıkların koruma altına alınmaları gerekmektedir.
ARAKLI’DA EL ZANAATLARINI YAŞATMAK
Araklı yöresi, tarihten beri kadim el zanaatları ile adından bahsettirmiştir. Araklı Kizirnos, Foşa, Burnak ve Cimlakava'dakihemençe üretimi, ketan (keten) üretimi, kendir ipçilik, diğer yerleşimlerde yapılan sepetçilik, Araklı çarşısındaki demircilik, Kalecik'te günümüzde yapılan ahşap gemi maketleri gibi somut kültürel mirasımızı ortaya koyan el zanaatları araştırılmalı, ihya edilmeli ve tekrar üretime geçirilmeleri sağlanmalıdır. Araklı'ya gelen misafirlere; Araklı'nın hemençesini, ketanını, minyatür demir aletlerini, içinde Araklı fındığı bulunan Araklı sepetini, Kalecik'teüretilen ahşap gemi maketini vermek çok daha anlamlıdır. Bunların yanında, Pirgi'deki taş işçiliği çok önemlidir. Günümüzde bir çöplüğe mahkum edilse de, vaktiyle bu köyden çıkarılan taşın işlenmesiyle hatta ihraç edilmesiyle oluşmuş bir el zanaatı kültürünün varlığı hatırlanmalıdır. Yine Kizirnos köyünden yetişmiş ve harika işçilik yeteneğine sahip taş ustaları unutulmamalıdır. Dolayısıyla kaybolmakta olan el zanaatlarını önce bilmek sonra yaşatmak bir milli ve toplumsal vazifedir. Nitekim, eski Araklı Belediyesi binasının bir el zanaatları atölye çarşısına dönüştürülmesi çok anlamlı olacaktır. Muhtemel atölye çarşı, aynı zamanda yeni zanaatkarların yetişmesi için bir yaygın eğitim kurumu işlevi görecektir. Araklı Halk Eğitim Müdürlüğü, Pirgi Taşı işlemeciliğini ve üretimini yeniden ihya etme noktasında çok anlamlı adımlar atabilir. Bilinmeli ki, bu amaçla atılacak her adım Araklı köylerinde el zanaatları noktasında ciddi üretim canlanmasına yol açacaktır.
KAŞIKÇI SPOR VE SAĞLIKLI YAŞAM YOLU
Araklı çarşıbaşındanKaşıkçı'ya uzanan eski Kaşıkçı yolunu, betonlaştırmadan, asfalt dökmeden olduğu gibi koruyarak bir spor ve sağlıklı yaşam yolu yapmak gerekir. Bahsettiğimiz yerde, yürüyüş ve koşu için toplamda 14 kilometre mesafe var. Çok ideal bir mesafe bu. Yolun etrafı hala büyük oranda doğal bir atmosfere sahip. Oksijeni bol. Çok sakin. Güzergahta gerekli adımları atıp, Araklı insanının burada koşmasına, yürümesine, gezmesine fırsat vermek lazım. Buna paralel olarak Kaşıkçı Kalesi altında kurulacak yeni spor tesisleri ile bağlantılı şekilde bu güzergahı spor kulüpleri için birer koşu ve antreman sahası haline getirmek de mümkün olabilir. Ama evvela sağlıklı yaşamın gerekliliğine inanmak gerekiyor.
ARAKLI’YI ÇEŞMELERLE DONATMAK
Araklı’daki temiz su kaynaklarından olan başta Yanboluderesi, Karadere ve Küçükdere olmak üzere tüm derelerin koruma altına alınması için ciddi adımlar atılmalıdır. Buna bağlı olarak Araklı’ya yakın kırsal mahallelerden çıkan temiz kaynak sularının koruma altına alınması için de yüksek gayret gösterilmelidir. Hatta, Araklı’ya yakın Özgen, Yolgören/Sırtyaragar, Hürriyet Mahallesi, Kalecik, Konakönü gibi tatlı su kaynaklarına sahip yerleşimlerdeki temiz içme sularının borularla Araklı merkezine ve sahil kesimlerine taşınması, temiz içme sularının yapılacak sebillerle Araklı insanının istifadesine sunulması lüzumludur.
ARAKLI’NIN KURULUŞUNUN 190. YILINI VE İLÇE OLMASININ 71. YILINI KUTLAMAK
Trabzon’un doğusunda 1830’lu yıllarda Tuzcuoğulları öncülüğünde meydana gelen ve Trabzon ağalarının çoğunun katıldığı büyük ağa isyanlarından sonra harekete geçen Trabzon Valisi Hazinedarzade Osman Paşa isyanları bastırmış ve 1834 yılında Araklı Karadere vadisinde bir pazar yeri kurdurmuştur. Araklı’nın bir yaşam yeri olarak temeli bu şekilde atılmıştır. Sürmene nahiyesinin 1873’de kaza (ilçe) olmasından sonra Sürmene kaymakamlığı ve Sürmene Belediyesi 1876 yılında Araklı Konakönü’nde kurulmuştur. Araklı’nın ve Sürmene’nin ilk kaymakamı Pertev Efendi, ilk belediye reisi ise Muhammed Temel Efendi’dir. 1910 yılında Konakönü’ndeki Sürmene hükümet ve yerel idare teşkilatının Sürmene Humurgan’a taşınmasından sonra Araklı, 25 Şubat 1918’den itibaren Sürmene’ye bağlı Karadere nahiyesi olarak idare edilmiştir. Araklı yöresi, 27 Şubat 1953 tarihinde Sürmene’den ayrılarak ilçe olmuş, 5 Mayıs 1953 tarihinde ise Araklı ilçe teşkilat ve kadrosu hizmete başlamıştır. Araklı’nın ilk kaymakamı Muhittin Demiröz’dür. Bu bilgilerden hareketle 2024 yılında Araklı’nın kuruluşunun 190. Yıldönümünü, ilçe olmasının ise 71. Yıldönümünü idrak ediyoruz. Dolayısıyla her iki yıldönümünün de Araklı tarihinde ilk defa kutlanan yıldönümleri olacağını bilmemiz gerekiyor. Dolayısıyla yapılacak kutlamaların dolu dolu ve bir anlam taşıyacak şekilde yapılmaları gerekmektedir.
Devam Edecek…..
MEHMET AKİF BAL
Tarihçi-Yazar
Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi
08/02/2024
Yorum Yazın