ARAKLI ŞEHİDLER ANITI,
YEŞİLYURT ŞEHİDLİĞİ
Mehmet Akif Bal
ARAKLI ŞEHİDLER ANITINDAKİ VAZİYET
Uzun süre önce yazdığım yazılarımdan birinde, Araklı köyleri ve yaylalarındaki harp alanlarında ve köylerdeki toplu şehidliklerin bulunduğu yerlerde birer anıt yapılmasını gerekçeleriyle yazmıştım. Bahsettiğim anıtların özellikle harp alanlarında ve şehidliklerin olduğu mevkilerde inşa edilmesinde ısrar etmiştim. Hatta Birinci Dünya Savaşı yıllarından kalma meçhul şehidlerin kabirlerinin restore edilmesini ve her şehidin başına bir bayrak direği dikilmesini, harp mıntıkalarının ise büyük bayrak direkleriyle işaretlenmesini, dahası bir harp turizmi yaklaşımının Araklı’da geliştirilmesini gerekçeleri ve detaylarıyla teklif etmiş, bu konuya dair birden fazla yazı yazmıştım. Lakin teklif ettiğimiz ve Araklı kültürü ile turizm yaşamına yüksek değer katacak başlıkların hiçbiri yapıl(a)madı. Sadece ve muhtemelen bizim yazılarımızdan sonra Araklı’daki eski balıkhanenin arka kısmında ve sahil otobanının gölgesinde, dolayısıyla toplumda karşılığı olmayan bir yerde (!) ve aceleyle bir şehidler anıtı inşa edildi. Ama bu anıtın ne sanat değeri var, ne de konusuna anlam katan bir özelliği. Öylesine ve yapmış görünmek için yaptırılmış bir imalat. Halbuki, Araklı’da en iyi görünen yerlere kalpli ve ışıklı Araklı ve Trabzonspor tabelaları dikmek yerine, Araklı şehidler anıtı yapılabilmeliydi.
Aceleyle yaptırıldığı her halinden belli olan bu anıt görünümlü imalata dair birkaç detay cümle sarf etmek de gerekiyor elbette. Öncelikle anıtın yapıldığı yerin, böyle bir anıtın taşıması gereken misyonla bir alakasının olmadığını belirtelim. Yapıldığı mevkinin özellikleri incelendiğinde anıtın; ilçenin insan sirkülasyonundan uzak, şehrin kültürel atmosferiyle ilgisiz, bir seyir özelliği olmayan, tarihi bir yeri ve vaziyeti ifade etmeyen duruş yanında, yüksek bir dolgu şekline yapılan sahil otoyolunun hemen dibinde hatta yolun gölgesinde olduğu görülür. Halbuki şehirdeki/ilçedeki insani ve kültürel yaklaşımları ifade eden bir anıtın, şehrin insanının göreceği, şehrin bütünü içinde anlam taşıması gereken, şehrin siluetine katkı sağlaması gereken mevkilere yapılması gerekmez miydi? Eminim ki bu anıt yapılmadan önce bilen birilerinden fikir alınsaydı, şimdiki yerin bir anıt için uygun olmadığı kendilerine muhakkak söylenirdi.
Şehidler anıtı, ilçe içinde Araklı’ya vizyon katacak bir yerde olabilmeliydi. Anıtın bulunduğu yer, şehidler haftası nedeniyle yapılacak törenlere bir zemin ve platform olma açısından da önem taşımalıydı. Esasen bu anıt, bir Araklı Şehidliği içinde yer almalıydı. Ama Araklı’nın günümüze kadar bir ilçe mezarlığı yapılamadığı için, haliyle ilçede bir şehidliğin olmasını beklemek de bu yüzden gerçekçi bir yaklaşım olmuyor.
Anıtı incelediğinizde, hiçbir il ve ilçemizdeki anıtlarda olmayan bir hususa rastlıyorsunuz. O da anıt imalatın üzerinde Araklı Belediyesi yazısının ve logosunun yer almasıdır. Önemli bir konuyu ifade etmesi maksadıyla yapılmış böylesi bir imalatın üzerine ilçe belediyesinin isminin yazılması ve ambleminin konulması hiç anlamlı değil. Anıt belediye tarafından yaptırılmış olabilir. Bu konu, onu yaptıran kuruma bir teşekkür ifadesine sebep olabilir lakin “Şehid”lerle alakalı bir yapının üzerinde şehid konusundan başka bir ifade olmamalıdır. Bununla birlikte imalata illaki yapanın ismi yazdırılacaksa eğer, çok belli olmayacak şekilde ve imalatın uygun yerinde yapanın ismi küçük bir plaka ile ifade edilebilirdi.
Anıt imalatın metinlerini incelediğinizde ise başka bir problemle karşılaşıyorsunuz. O da ilk önce kendisini, şehid isimlerinin verilişinde gösteriyor. Şehidler anıtında isimleri verilen isimlerin sıralaması yanında, unvanlar da iyi tasnif edilmemiştir. Yani sivil, asker ve emniyet mensubu olarak listenin tasnif edilmesinde fayda vardı. Şehide rütbe gerekmez belki lakin şehidlerin kimliklerinin izahının yapılması açısından şehidler bir rütbe sıralamasıyla verilmeliydi. Her farklı şehid grubu anıtın farklı bir yüzünde verilebilirdi. Araklı’nın şehidlerinin sadece bu anıt imalatta verilenlerle sınırlı olmadığı da özellikle belirtilmeliydi. Araklı’nın yüzyıl evvelinden itibaren resmi kayıtlara yansımış şehidlerine bu anıtta yer verilebilirdi. Çok da anlamlı olurdu bu. Keşke aceleyle iş yapmak yerine, konuyla ilgili çalışmaları olan araştırmacılarla veya akademisyenlerle bir istişare edilebilseydi. Araklı şehidlerinin tamamına ulaşıldığında ve şehidlerin isimlerine bu anıtta yer verildiğinde, yapılmaya çalışılan anıt imalatın hiç değilse içerik konusunda ciddi bir ürüne dönüşmesi mümkün olacaktı.
Anıt görünümlü imalatı, tüm eksiklerine rağmen yine de konuya dair atılmış bir başlangıç adımı olarak görebiliriz. Eksiklerden ders çıkarılabilir ve konunu uzmanlarıyla istişare kültürü geliştirilebilirse, çok daha anlamlı ve sanat değeri olan tarihi anıtların yapılması sağlanabilir.
Araklı Gazilerine Saygı Anıtı Yapılmalıdır
Şehidlere dair bu imalat anıttan bahsederken, Araklı’da bir “Araklı Gazilerine Saygı Anıtı”nın yapılmasını da bu vesileyle teklif ediyorum. Yapılacak saha araştırmaları ve incelenecek kurum arşivleri sonucunda; İstiklal Harbi, Kore Harbi, Kıbrıs Barış Harekatı, İç Güvenlik Harekatı başlıklarından oluşacak Araklı Gazileri listesi, bu muhtemel anıtta sergilenebilir. Ama Araklı Gaziler Saygı Anıtı, şehidler anıtı adı altından aceleyle yapılan bu anıt görünümlü imalat gibi olmamalı. Evvela bir bilene danışılmalı, bir sanatçının görüşüne başvurulmalı, resmi kurumların tavsiyeleri alınmalı.
ARAKLI ŞEHİDLİĞİNDE
BİR TÜRLÜ DÜZELTİL(E)MEYEN PROBLEM
Araklı Şehidliğindeki konuyla ilgili yazdığım üçüncü yazım bu. Ümid ederim ki, dördüncü bir yazının konusu olmasın. Olayı ısrarla CİMER’e taşımamak için de gayret ediyorum. Çünkü bu konu, Trabzon’daki kurum ve kuruluşların insiyatifiyle çözülmeli. Bir şikayet konusu yapılarak ve Ankara’nın talimatıyla değil. Defalarca bahsettiğimiz, yazdığımız lakin ne hikmetse bir türlü düzeltilemeyen bir konuyu, daha evvelki yazılarımızdan hareketle tekrar hatırlatmak istiyorum.
Yeşilyurt Şehidliğindeki Problem
“Araklı Yeşilyurt Şehidliğinde yakın zamanda bir restorasyon yapıldı. Restorasyon genel anlamda güzel bir görünüm sağlamakla birlikte ciddi eksiklikler taşımaktadır. Yapılan restorasyon, sadece sembolik şehidlik kısmına yönelik gerçekleştirildi. Yazılarımızdaki hatırlatmalarımıza ve ikazlarımıza rağmen, esas şehidliğe yani Yeşilyurt’taki İstiriç Altı denilen yere hiç dokunulmadı. Bununla da kalınmadı, sembolik şehidlik tarafına dikilen iki kitabe, Çaykara Sultanmurat Şehidliğinde yer alan şehidlik kitabesindeki metnin aynen kopyelenip buraya yapıştırılmasıyla meydana getirildi. Tabi bu durumda ortaya çok ciddi bir yanlışlık çıktı. Yapılan restorasyon işi bize göre gölgelendi. Konuyla ilgili hem restorasyon öncesinde hem de sonrasında iki gazete makalesi yazdım, son çalışmam olan Araklı Yazıları’nda buna yine yer verdim. Yeşilyurt Şehidliği tarihçesini tüm detayıyla bu yazılarımda açıkladım. Lakin Trabzon’daki yetkili kurum ve kuruluşlardan, yerel siyasetin sorumlu isimlerinden anlam taşıyan bir dönüş olmadı. Acaba kaymakamlığın ve valiliğin bu konuları takip eden birimleri yazılarımızdan haberdar olmadı mı diye de düşündüm. Fakat Trabzon ve Araklı yereline hitap eden basın yayın kuruluşlarındaki yazılarımızdan bu kurumlar haberdar olmayacakta nereden haberdar olacaklar diye demekten de kendimi alamadım. Özetle, Yeşilyurt Şehidliğindeki şehidlik kitabesine yazılan tarihçe yanlıştır, başka bir şehidliğe ait bir tarihçe metni yanlışlıkla buradaki kitabe duvarına yazılmıştır. Bu nedenle şehidlik tarihçesine yazdığım aşağıdaki metin, son restorasyon sırasında şehidliğe konulan metinle değiştirilmelidir. Hatta hiçbir şey yapılmayacaksa, mevcut ve ciddi yanlış bilgiler içeren metin Yeşilyurt’taki şehidlikten kaldırılmalıdır.”
Yeşilyurt Şehidliğinde Olması Gereken Gerçek Tarihçe Metni
Genelkurmay Başkanlığı ATASE Başkanlığından temin ettiğimiz arşiv belgelerinden ve dönemi anlatan ikinci el kaynaklardan hazırladığımız aşağıdaki tarihçe mutlaka dikkate alınmalıdır. Yeşilyurt Şehidliği civarındaki harpler, askeri birlikler, şehadet olayı, şehid isimleri ilk defa tarafımızca ortaya konulmuştur. Trabzon Valiliğinin ve Araklı Kaymakamlığının konuyla ilgili birimleri, aşağıda verdiğimiz metni dikkatle incelemelidir. Yeşilyurt Şehidliğine ait gerçek tarihçe metni aşağıdaki gibidir:
“Birinci Dünya Harbinde Araklı yöresindeki yoğun Türk-Rus muharebeleri sırasında kritik çarpışmaların yaşandığı yerlerden biri Araklı Yeşilyurt (Horyan) Köyü olmuştur. 2/3 Nisan 1916'da Araklı Yılanlıdağ (Yılantaş) kuzeyinde bulunan Yeşilyurt Köyü'ne gelen Türk 28. Piyade Alayı’nın 4. Taburu ve dağ bataryası, ani bir Rus baskınına uğramıştır. Yapılan baskında özellikle Çanakkale Cephesinden gelmiş, süngü hücumu ve dolayısıyla yakın mesafe harp konusunda ustalaşmış 4. Tabur (Beyoğlu Jandarma Taburu) maalesef ağır zayiat vermiştir. Şehid olan Türk askerleri Yeşilyurt Köyü'ndeki şimdiki şehidliğin olduğu alana defnedilmiştir. Genelkurmay ATASE Arşivinden elde edilen 28. Alay 4. Tabur Harp Raporu, şehitlikle ilgili arşiv kaynaklı ciddi bilgiler içermektedir. ATASE belgelerinde, Yeşilyurt Baskınında ağır zayiat veren 28. Alay’a Bağlı 4. Taburun durumuna dair şu bilgiler yazılıdır: "Horyan'a muvasalat eden (varan) Hasan Bey Müfrezesi, düşmanla bugün verdiği müsademede (çarpışmada) ricata (geri çekilmeye) mecbur olmuş, düşman kesif (yoğun) sisten bilistifade (istifade ederek) 28. Alay 4. Taburu perişan bir halde ricat ettirmiştir. 4. Tabur, Çanakkale'den avdette (dönüşte) 28. Alay’a iltihak ettirilmiş (katılmış) Beyoğlu Jandarma Taburudur. 28. Alay 4. Tabur Kumandanı Hasan Bey müteahhiren (sonradan) vefat eylemiştir." Hasan Bey’in, taburunun yaşadığı ağır zayiattan etkilenip bugünkü Araklı Yüzbaşı Mahallesinde ve Yüzbaşı Köprüsü civarında intihar ettiği söylenen Yüzbaşı Hasan Bey olması kuvvetle muhtemeldir. Zaten raporda, “müteahhiren (sonradan) vefat eylemiştir” denilmesi bu durumu düşündürmektedir. Aynı raporda yer alan ve 4. Tabur Kumandan Vekili Binbaşı Mustafa Adnan Bey imzasıyla 4 Nisan 1916 tarihinde Müfreze Kumandanlığına yazılan yazıda ise, şehidliğin tarihçesine ve şehidlere dair çok önemli bilgilere yer verilmiştir. Bu raporda; “Tabur, bugünkü muharebede 76 esir ve kayıp, 26 şehid, 12 mecruh (yaralı) olmak üzere 114 neferle 1 kumandan vekili Mülazımıevvel (Üsteğmen) Kemal Efendi de şehid olarak cem'an (toplam) 115 zayiat vermiştir" denilmektedir. Şehidliğin dışında ve özellikle güney tarafında ayrıca münferit şehid kabirleri yer almaktadır. Fakat bu şehidlerin baskın sırasında mı, yoksa baskından farklı zamanlarda mı şehid oldukları tespit edilememiştir. 1150 rakımda bulunan Yeşilyurt Şehidliği, MSB İnşaat Emlak ve NATO Güvenlik Yatırımları Dairesi Başkanlığı Envanterine kayıtlıdır. Araklı’ya 30 kilometre, Trabzon'a ise 60 kilometre mesafededir. Trabzon Valiliği'nin sorumluluğunda olan şehidliğin bakımından sorumlu kurum Araklı Askerlik Şubesi Başkanlığı'dır. Yeşilyurt Şehidliği, Kültür ve Turizm Bakanlığı Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'nun 13 Temmuz 1988 tarih ve 134 numaralı toplantısı ile tescillenmiştir. Şehidliğin ilk imarı 2000 yılında MSB tarafından yapılmıştır. Günümüzdeki halini ise, 2019-2020 arasındaki son restorasyonla kazanmıştır.”
Mehmet Akif Bal
Tarihçi-Yazar
Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi
Yorum Yazın